Product has been added to Cart

X
GO TO THE CART
CONTINUE SHOPPING

19

JUL'14
Ramazan Orucunun Fazileti
 
 
 
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdular:
 
“Şayet yere ve semalara konuşma izni verilecek olsa, ilk olarak ramazan ayında oruç tutanlara cennet müjdesi verirlerdi.”
 
“Oruçlunun uykusu ibadettir, susması tesbihtir, duası makbuldür, amelinin sevabı kat kattır.”
 
“Bir kimsenin bir ramazanından diğer ramazanı, bir haccından diğer haccı, bir cumasından diğer cuması, bir vakit namazından diğer vakit namazı arasındaki günahları bağışlanır. Ancak büyük günahları hariç.”
 
Ramazan ayı geldiği zaman emirü’l-mü’minin Hazret-i Ömer b. Hattab (r.a) şöyle derdi:
 
“Merhaba tümden hayır olan ay. Gündüz orucu var, gece namazı var. Onda harcanan her meblağ Allah yolunda harcanan sadaka gibidir.”
 
 
 
 
Oruçluya Mekruh Olan Şeyler:
 
1- Bir şey tatmak, kadının kocası huysuz olursa o kadının yemeğin tadına bakması mekruh değildir.
 
2- Özürsüz bir şey çiğnemek.
 
3- Sakız çiğnemek, ancak sakızdan mideye bir şey gitmemelidir. Hele bugün piyasada bulunan şekerli naneli cikletler orucu bozar.
 
4- Kendinden emin olmayan kimse için hanımını öpmek.
 
5- Kendini zayıf, oruca güçsüz duruma düşüreceğini bildiği halde kan aldırmak, güç bir iş yapmak.
 
6- Tükürüğü ağzına toplayıp yutmak.
 
 
Oruçluya Mekruh Olmayan Şeyler:
 
1- Kendinden eminse karısını öpmek.
 
2- Bıyık yağlamak.
 
3- Sürme çekmek.
 
4- Kendisini zayıf düşürmeyecekse kan aldırmak.
 
5- Misvak kullanmak.
 
6- Su ile ağzını çalkalamak.
 
7- Burnuna su çekmek.
 
8- Yıkanmak.
 
9- Serinlemek için bez parçasını ıslatıp vücuduna sürmek veya sarmak.
 
 
Pek fazla merhametli olan Peygamberimiz (s.a.v), ümmeti hakkında son derece şevkatli, merhametli idi. Ümmeti hakkında daima kolaylık yönünü tercih buyururdu. Namazda iken bir çocuğun ağladığını işitse ona merhameten namazını hafifçe kılar (kısaltır), çocuğun sesini durdurmak isterdi. Hele haktan kaçınanların hallerine pek acır, hidayete ermeleri için dua ederdi.
 
O büyük peygamberin, O mukaddes râsulün merhameti yalnız insanlara değil, hayvanlara, ağaçlara, ekinlere de idi. Mûte savaşında bulunacak olan İslam ordusuna hitaben şu mealde öğütler vermiştir:
 
“Allahu Teâlâ’nın adına sığınarak O’nun ve sizin düşmanlarınızla harp ediniz. Fakat gideceğiniz yerlerde dünyadan soyulmuş rahipler göreceksiniz, onlara asla dokunmayınız. Kadınlar ile çocuklara şevkatle muamele yapınız, hurma ve diğer meyve ağaçlarını kesmeyiniz, evleri yıkmayınız.”
 
Hicretin onuncu senesinde idi ki, muhterem oğlu Hz. İbrahim, henüz on altı aylık bir masum olduğu halde vefat etmiş, kızı Fatımatü’z-Zehra (r.anha)’dan başka evladı kalmamıştı. Bir gül goncası gibi açılmadan solan o masumun haline acıyarak ağlamış, mübarek gözlerinden şebnemler gibi yaşlar serpilmişti. Orada bulunan İbn-i Avf (r.a) :”Ya Rasûlallah! Sen de mi ağlıyorsun?” deyince, şanı yüce Peygamber (s.a.v) Efendimiz:
 
“Gözümüz ağlar, kalbimiz mahzun olur. Fakat bizden Allah’ın rızasına aykırı bir söz çıkmaz.” (Buhari) diyerek ruhundaki yüce hassasiyetini göstermiştir.
 
Kısacası O Peygamberi Zişan’ın mukaddes varlığı, bütün kainat için Allah’ın büyük bir rahmetidir. Bunun içindir ki hakkında:
 
“Rasûlüm! Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya Sûresi, ayet 107) ayet-i kerimesi nazil olmuştur.
 
Kaynak: Büyük İslam İlmihali / Ömer Nasuhi Bilmen (r.a)