Sıkıntı için;
Sıkıntılı bir anımızda ne yapmamız gerektiği hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.
"Bir sıkıntı içine düştüğünüz zaman Hasbünallâh ve ni'me'l-vekîl' deyiniz."(Hadîs-i Şerîf, Kenzü 'l-Ummâl)
Kalpteki kötü düşünceler için;
Kalbe gelen bozuk düşüncelerden, dindeki şüphelerinden Allahü Teala'ya şöyle diyerek sığınmak sünnettir.
"Amentü billahi ve resulihi hüve'l-evvelü ve'l-ahiru ve'z-zahiru ve'l-batınu vehüve bikülli şey'in alim"
Hatırına şüphe ve vesvese geldiği zaman bunu okur ve Allahü Teala'yı noksan sıfatlardan tenzih eder.
Kaynak: Şir’atü’l-İslam sayfa 20 / Fazilet Neşriyat
Unutkanlık için;
Allâhümmerzuknâ hıfzalmürselîn ve ilhâmel enbiyâi ve fehmel evliyâi bi keramike yâ ekramel ekramîn ve bi rahmetike yâ erhamerrâhimîn
Bu dua 40 gün seher vaktinde , yani sabah namazı vakti girmeden önceki vakitte okunulursa kişi unutkanlıktan kurtulur, hafızası kuvvetlenir.
Bu dua Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) tarafından tavsiye edilmiştir.
Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"İnsan, kendisinin bir şeyinden şikâyet edince (hastalığını söyleyince) yahut yara yahut bere olunca, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu parmağı ile şöyle söylerdi. Ravi (hadisi anlatan) Uyeyne oğlu Süfyan, işaret parmağını yere koydu sonra onu kaldırıp şöyle dedi:
"Bismillah! türbetü arzına birîkati ba 'zınâ yüşfâ bihî sakîmunâ biizni rabbinâ."
(Allah'ın adıyla; arzımızın toprağı ve birimizin (insanoğlunun) mayası karışımıyla şifa bulur hastamız, Rabbimizin izniyle...) Bir rivayet de:
"Türbetü arzına ve rîkatü ba'zmâ" şeklindedir. Ben de,
"Birîkati ba'zmâ" sözünün manası, İnsanoğlunun tükürüğü olduğunu alimler söylemiştir,derim.
îbni Faris demiştir ki; "RÎK" insanların ve diğer hayvanların tükürüğüdür.[4]
Hazreti Aişe'den (Radıyallahu anha) rivayet edildiğine göre: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, sağ eliyle hastayı sıvayarak Allah'a dua eder ve şöyle derdi:
"Allâhümme rabbennâsi, ezhebi'I-be'se. İşfi, entc'ş-şâfî. Lâşifâeillâ şifâuke şifâen lâ yuğâdiru sekamen.
(Ey insanların Rabbi! Bu hastalığı gider, şifa ver; Sen şifa verensin. Senin şifandan başka bir şifa yoktur; öyle şifa ver ki, hiç bir hastalık bırakmasın.)”
Diğer bir rivayette de, hastaya şunu okurdu:
"îmsehi'l-bâse, rabbennâsi; biyedike'ş-şifâu. Lâ kâşife lehû illâ ente.
(Bu hastaya şifa ver, ey insanların Rabbi! Şifa Senin (kudret) elindedir; Senden başka onu giderecek yoktur.)[5]
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, o, Sabit'e (Allah kendisine rahmet etsin) şöyle dedi:
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Selîem'in hastaya okuduğunu sana okuyayım mı? Sabit, evet, oku dedi. Enes, şunları okudu:
"Allâhümme rabbennâsi, müzhibe'l-be'si işfı ente'ş-şâfî. Lâ şâfıye illâ ente şifâen lâ yuğâdiru sekamen.
(Ey insanların Rabbi, hastalıkların gidericisi olan Allah'ım! Şifa ver, şifa veren Sensin. Senden başka şifa veren yoktur; öyle şifa ver ki, hiç bir hastalık bırakmasın."[6]
[4] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud.
[5] Buharı. Müslim
[6] Buhari
Kaynak : Dualar ve Zikirler İmam Nevevi
Allahümme ecirnî minennâr?
(Sabah akşam 7 defa ?Allahümme ecirnî minennâr? diyen Cehennemden kurtulur.) [E. Davud]
peygamberimizin duaları
Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyete göre Peygamber Efendimiz'in duâlarından biri şu duâ idi:
"Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle (bir başka rivayette) benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır.?
Mugîre bin Şu'be'den rivayet olunduğuna göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-in dualarından biri de şu idi:
"Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O?nun şerîki yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'nundur. O her şeye kaadirdir. Allah'ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahibi olanlara servetleri sana karşı bir menfaat veremez. Yani servetine güvenerek sana âsî olanları o servetleri kurtaramaz."
Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-e bazı kimseler gelip:
-İnsanlar; yâni Ebû Süfyân ve arkadaşları sizinle muharebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek derecede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız diye korkutmak istediklerinde, bu söz mü'minlerin yakîn îmânlarını ve cesaretlerini artırıp, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de:
"Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!" buyurdu. Mü'minler de böyle söylediler."
Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-dan rivâyete göre: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in çok kere duâsı:
"Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru," meâlindeki duâ idi.
Ebû Musâ el-Eş'ârîden rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle duâ ederlerdi:
"Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allah'ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle!?
Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır;
"Her kim günde yüz kere:
derse o kimse için on köle azâd etmiş sevabı verilir, yüz hasene yazılır, yüz günâhı silinir, o gün akşam oluncaya kadar bu ona şeytana karşı siper olur. Hiç bir kimse ecir bakımından onu geçemez, ancak bunu ondan fazla söyleyen kimse müstesnâ.?
"Ey, Rabbim! Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle, hayatı benim için hayırlı gördükçe beni yaşat, ölümü benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefât ettir. Ey Rabbim! Gizlide ve açıkda senden haşyetini istiyorum. Rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum, fakirlikte de zenginlikte de i'tidâlden ayırmamanı istiyorum. Senden tükenmez bir ni'met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş'e ve huzûr) istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum. Ey Rabbim! Bizi îmân zîynetiyle süsle, bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl.?
"Ey Ebû Bekr'in kızı! Sana diğer duâları da içinde toplayan duâları söyleyeyim mi? Şöyle duâ et:
"Ey Rabbim! Senden bildiğim ve bilmediğim hayrın hem çabuk, hem geç olanını istiyorum. Ey Rabbim Resûlünün senden istediğini istiyorum, Resûlünün sana sığındığı şeyden ben de sana sığınıyorum. Allah'ım benim için kaza ettiğin şeyin âkibetini doğru yola ulaştır.?
"Sana bir kısım sözler öğreteyim mi ki, Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğretir, sonra ebediyyen unutturmaz. De ki:
"Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaafımı kuvvetlendir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm'ı rızâmın en son noktası kıl. Ey Rabbim, ben zayıfım, beni kuvvetlendir. Ben zelîlim beni azîz kıl. Ben sana muhtacım, beni rızıklandır.?
"Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.?
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- duâasında: "Ey Rabbim! Beni, iyilik ettiği zaman sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl.?
Ekseri duâları:
"Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl." İdi..