Ürün Sepetinize Eklendi

X
SEPETE GİT
ALIŞVERİŞE DEVAM ET

26

ARA'14
Peygamberimizin İlk Cuma Namazı ve Hutbesi

 

Beyler bilirler, cma hutbeleri müslümanların bayramı olan cuma günlerinin vazgeçilmezlerindendir. Peygamber efendimiz ilk cumayı nerede kıldırmıştır, bu esnada hangi hutbeyi okumuştur, cuma hutbelerinin önem ve faziletleri nelerdir? işte tüm bu soruların cevaplarını Sefamerve ekibi olarak sizler için birarada topladık. Bugün cuma..
Hayırlı bereketli bayramlar..

 

Resul-i Ekrem Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye hicret ederken yol üstündeki Salim b. Avf oğulları yurdunda halk ilk cuma namazını kıldırdı ve (Medine’de irat buyurduğu ilk hutbe olarak kaynaklara geçen) hutbede şöyle buyurdu:

 
Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardım diler, O’na istiğfar eder ve O’ndan hidayet isterim. O’na iman ederim; O’nu inkar etmem. O’nu inkar edenlere düşmanlık ederim.
 
Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki Muhammed O’nun kulu ve resulüdür. Allah onu, resullerin arkasının kesildiği, ilmin azaldığı, insanların yoldan çıktığı, zamanın hidayet rehberlerinden mahrum kaldığı, kıyamet gününün yaklaştığı, dünyanın ömrünün sonuna doğru gelindiği bir dönemde hidayet, hak din, nur, öğüt ve hikmetle gönderdi.
 
Allah’a ve Resûlü’ne itaat eden doğru yolu bulmuştur. Allah’a ve Resûlü’ne isyan edense azmış, aşırı gitmiş ve alabildiğine sapmıştır.
 
Size, Allah’a karşı takvalı olmanızı tavsiye ederim. Müslümanın müslümana yapacağı en hayırlı tavsiye, onu ahirette fayda sağlayacak amellere teşvik ve takvayı emretmektedir.
 

Allah size kendisinden(azabından) nasıl sakınmanızı emretmişse öylece sakının. Zira takva, Rabb’inden korkan ve O’nun gazabına uğramaktan sakınarak amel eden kimseler için ahirette kavuşmayı umduğunuz şeylere kavuşmanız konusunda gerçek bir yardımcıdır. Rabb’iyle arasındaki misaka riayetle gizli ve açık amellerini ıslah ve bu amellerinde sadece Allah’ın rızasına nail olma niyetiyle hareket eden kimse için bu durum dünyada bir şeref, kişinin önceden gönderdiği şeylere ihtiyaç duyacağı ölüm sonrası için de bir azık olur. Bu şekilde olmayan amellere gelince, kişi o amellerle arasında hayli uzak bir mesafe olmasını temenni edecektir.  “Allah sizi gazabın(a uğramak)dan sakındırır. Allah, kullarına karşı çok çok merhametlidir.” (Âl-i İmran 3/30)
 
O, sözünü doğru çıkartan, vaadini gerçekleştirendir. Bu vaatten dönmek yoktur. Zira yüce Allah; “Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim”(Kâf 50/29) buyurmuştur.
 
Binaenaleyh, gerek şimdiki gerekse gelecekteki gizli ve açık işleriniz konusunda Allah’tan ittika edin. Zira, “Kim Allah’tan ittika ederse, onun günahlarını örter ve ecrini büyütür”(Talak 65/5). Kim Allah’tan ittika ederse, pek büyük bir kurtuluşa ermiş olur.
 
Allah’tan ittika etmek demek, Allah’ın gazabına, azabına ve öfkesine sebep olan şeylerden uzak durmak demektir. Takva yüzleri ağartır, Rabb’i razı eder, dereceyi yükseltir. O halde(takvadan) payınızı alın ve Allah katında kusurlu olan işlerden sakının. Kimin doğru söylediğini ve kimin yalancı olduğunu ortaya çıkarmak için O size kitabını öğretti, yolunu açtı. O halde Allah size nasıl ihsanda bulunduysa, siz de(başkalarına) öylece ihsanda bulunun. O’na düşmanlık edenlere düşman olun. “Allah yolunda hakkıyla cihad edin. O sizi seçti ve sizi ‘müslümanlar’ olarak isimlendirdi”(Hac 22/78). “Ki helâk olan apaçık bir delille helak olsun; hayat bulan da apaçık bir delille hayat bulsun”(Enfal 8/42). Mâsiyetlerden dönüş gücü ve taatlere yöneliş kuvveti ancak Allah’ın bahşetmesiyledir.
 
Allah Teâla’yı çokça zikredin ve ölüm sonrası için amel edin. Kim kendisiyle Allah Teâla arasındaki işleri ıslah ederse, insanlarla arasındaki işler konusunda Allah ona yeter. Zira Allah insanlar hakkında takdirde bulunur ve hükmeder; insanlar Allah hakkında takdirde bulunup hükmetmezler! O insanlara mâlik ve hâkimdir; insanlar O’na mâlik ve hâkim değildir.
 
Allah en büyüktür. Mâsiyetlerden dönüş gücü ve taatlere yönelme kuvveti ancak yüce ve azamet sahibi yüce Allah’ın bahşetmesiyledir.
 
| Kurtubî, el-Câmi’ li- Ahkâmi’l-Kur’ân, 18/98-99)
 
 
Benzer Konularımıza da gözatabilirsiniz..