Ürün Sepetinize Eklendi

X
SEPETE GİT
ALIŞVERİŞE DEVAM ET

21

OCA'15
Hayatın Anlamı
 
 
Görüyoruz ki; kainatta canlı ve cansız varlıklar mevcuttur. Bir kitap kâtipsiz, bir saray ustasız olamaz iken bu düzen içerisindeki kainat kitabının bir sahibinin, bir yaratıcısının olmaması düşünülebilir mi?
 
Hayatı, ilmi, şuuru olmayan Güneş belli bir yörüngede hareket eder ve ısı ve ışığını Dünya’ya ulaştırır. Güneş adeta Dünya’nın lambası ve sobasıdır. Dünya’dan çok daha büyük ve uçağın hızından çok daha hızlı bir şekilde hareket eden yıldızlar birbirlerine çarpmadan, beraberce uzay okyanusunda yüzerler.
 
Hayatı, ilmi, bilinci, merhameti olmayan bulutlar Allah’ın emri ile toplanırlar ve çarpışarak ölü toprağı canlandıran, canlılara ferahlık veren yağmur damlalarını çıkarırlar. İlmi olmayan, âciz arılar lezzetli, faydalı bal nimetini ve ilimsiz, şuuru çok sınırlı inekler insanlara fayda veren lezzetli süt nimetini üretirler.
 
Demek ki; bu canlı ve cansız varlıklar başıboş hareket etmezler. Demek ki; onların vazifeleri vardır.
 
Peki şimdi soralım: Acaba bu canlı ve cansız varlıklar başıboş bırakılmamış iken akıl sahibi, irade sahibi olan insan başıboş bırakılabilir mi? Bu canlı ve cansız varlıklar Allah’a itaat ederek belli vazifeler yaparlar iken şuuru ve ilmi olan insan vazifesiz kalabilir mi?
 
Elbette insan başıboş bırakılmamıştır. Elbette insanın bu dünyada önemli vazifeleri vardır. Elbette insanın hayatının anlamı vardır.
 
 
İnsan hayatın anlamını nasıl bulur?
 
İnsan akıl sahibi, irade sahibi bir varlıktır. Ancak yine de insan âcizdir. İnsan bazen bir sineğe yenik düşer. İnsan kendi iradesi ile, ilmi ile çalışarak, çabalayarak nefes alıp vermez. İnsan yemek yer ancak yemeğin öğütülmesi işini insan kendi çalışması, iradesi ile yapmaz. Demek ki; insan kendi kendisine bile hâkim değildir. İnsan, hücrelerindeki DNA moleküllerinin yapısından habersizdir. Ancak laboratuvar çalışmaları ile bu yapılar incelenebilmektedir.
 
Hayatı sınırlı, aklı sınırlı, ilmi sınırlı, kudreti sınırlı olan insan sadece kendi varsayımları, kendi fikirlerine başvurarak hayatın anlamını bulamaz. İnsan aklı karanlık ortamda bir yıldız böceği gibidir. İnsan, eğer bir Güneş’e dayanmaz ise karanlıkta kalmaya mahkum olur. O Güneş, mesajını cüz’i irade sahibi olan varlıklardan değil, külli irade sahibi olan, bir zerreyi yarattığı gibi yıldızları da kolayca yaratabilen, sonsuz hayata, sonsuz ilme, sonsuz kudrete sahip olan bir Yaratıcı’dan almalıdır. Demek ki; o Güneş ancak peygamberler olabilir çünkü külli irade sahibi olan Allah’ın mesajını insanlara ulaştıran aydın zâtlar, muallimler (öğretmenler), rehberler peygamberlerdir. Peygamberlerin aldığı vahiy kesin doğru bilgidir.