Product has been added to Cart

X
GO TO THE CART
CONTINUE SHOPPING

17

AUG'16
Kurban İle Bilinmesi Gerekenler

 

KURBAN

Zilhicce ayının onuncu, on birinci, on ikinci günleri ile on birinci, on ikinci gecelerinde ibâdet ve Allâh’a yakınlık niyeti ile kesilen beş nevi hayvan (deve, koyun, keçi, manda ve sığır)a kurban denir. Zarûrî ve aslî ihtiyaçları ve borçlarından sonra nisâb miktârı malı olan her Müslümana senede bir kere Kurban Bayramı günlerinden birinde kurban kesmek vâcibdir.

 

KURBAN NASIL KESİLİR?

Kurban kesmeye “Yâ Rabbi! Şu vücudum sana karşı o kadar hata ve isyan etti ki affedilebilmem için bu vücudu sana kurban etmem lazım. Fakat sen insan kurban etmeyi haram kıldığından vücuduma bedel olarak bu hayvanı kesiyorum, kabul eyle.” diyerek niyet edilir. Besmele-i şerîfe ile;

“İnnî veccehtü vechiye lillezî fetara’s-semâvâti ve’l-arda hanîfen ve mâ ene mine’l-müşrikîn.” ve

“Allâhümme hâzâ minke ve leke. Allâhümme inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi’l-âlemîn, lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene evvelü’l-müslimîn” duâlarını okuduktan sonra; “Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd, Bismillâhi Allâhü ekber.” deyip hemen kesilir. Kurbanın şu dört şeyi kesilir:

1)  Nefes borusu,

2)   Yemek borusu,

3 – 4 ) İki şah damarı

Bu dördünü de kesmek sünnettir. Bunlardan üçünü kesse helâl olur.

Deveyi gerdanından, koyun, keçi ve sığırı çene ile göğüs arasından, yumrucuk denilen kemiğin altından boğazlamak sünnettir.

Kurbanı kıbleye doğru yatırıp (ön ayakları ile arka sol ayağını) bağlayarak kesmek sünnettir.

Kolaylık için sığırların dört ayağını bağlamak câizdir.

Deve ayakta kesilir.

Eğer hayvan kaçarsa veya insana hücûm ederse yâhut kuyuya düşüp de boynundan kesmek mümkün olmazsa, kesilmesi niyetiyle “Bismillâhi Allâhü Ekber” diyerek, bir bıçakla veya kesici bir şeyle (herhangi bir yerinden) yaralamak sûreti ile öldürülse helâl olur.

KURBAN NİSÂBI ve VÂCİB OLMASININ ŞARTLARI

Kurban nisâbı: Aslî ve zarûrî ihtiyaçlarından başka fitre vâcib olacak kadar malı-parası olan, hür ve mukîm (yolcu olmayan) erkek ve kadın Müslümana kurban kesmek vâcibdir.

Bu malın -zekât nisâbında olduğu gibi- alışveriş ile artabilecek mal olması ve üzerinden bir sene geçmesi şart değildir. Aslî ve zarûrî ihtiyaçlar şunlardır: Evi, evinin kâfi miktarda eşyası, bineceği (arabası), üç türlü giyeceği -yani iş elbisesi, günlük giydiği elbise, bayram ve benzeri günlere mahsus elbisesi- kendinin ve nafakası kendi üzerine vâcib olanların bir aylık nafakalarıdır. Bundan fazla olarak 80,18 gr altın veya aynı kıymette başka bir şeye sahip olan kimselere sadaka-i fıtır vermek ve kurban günlerinde kurban kesmek vâcib olur.

  • (Bayramın 1., 2. ve 3. gününde) kurban kesmeye mahsus olan günlerin sonunda (akşam vaktine kadar) zengin, (yani nisâba mâlik) olan kimsenin derhal kurban kesmesi vâcib olur. (Kâdîhân)
  • Hür, mukîm ve nisâba mâlik müslümanın küçük çocukları için kurban kesmesi müstehaptır. Zâhiru’r-rivâye de böyledir. Fetva, buna göredir.

İmam Hasan’ın Ebû Hanîfe’den rivayetine göre, kişinin küçük çocuğu ve babası olmayan torunları için kurban kesmesi vâcibdir. İmam Kudûrî, İmam Hasan’ın bu rivayetini tercih etmiştir.

  • Müsâfir eğer mukîm iken kurban alıp vaktin sonundan evvel (yani bayramın üçüncü günü güneş batmadan önce) sefere çıktığı takdirde; Zengin ise kurbanı satması caiz olur.

Fakir ise -kurban kesmek üzere bir hayvanı alması sebebiyle üzerine vâcib olduğu için- satması câiz olmaz.

  • İmâm-ı Azam ve İmam Ebû Yûsuf Hazretleri’ne göre kurban kesmekle mükellef olmak için akıllı ve bâliğ (ergen) olmak şart değildir. Delinin ve henüz bâliğ olmamış çocuğun mallarından babaları yâhut vasîleri kurban keser ve onlara yedirirler. Yediklerinden artanı bunlar için (elbise gibi) kendisi ile faydalanılan bir şey ile değiştirebilirler.

KURBANA DAİR HÜKÜMLER

Eti yenen ve yenmeyen kurbanlar:

  • Kişinin nezrettiği, adadığı kurbanını kendisi, usûlü (anası-babası, dedesi), fürû’u (çocukları, torunları) ve akrabalarından nafakası

üzerine lazım olanların yemesi câiz olmadığı gibi zimmîlere (gayr-i müslimlere) ve zenginlere yedirmek de câiz olmaz.

  • Kişinin hayatta iken ettiği vasiyeti üzerine, öldükten sonra malının üçte birinden kesilen kurbanı vârisleri yiyemezler, zenginlere de yediremezler. Ancak fakirlere verirler. Vârislerin kendiliklerinden kesiverdikleri kurban yenir ve yedirilir. Zîra bir kimse kurban kesse ve sevâbını ölüye bağışlasa, kendi kurbanı gibi yer ve başkasına yedirir. Bir kimse üzerine vâcib olan kurbanını kesmeye niyet etse ve sevabını ölüye bağışlasa, kurban borcunu ödemiş olur, sevâbı da ölüye ulaşır.
  • Sabînin (bülûğ çağına gelmemiş çocuğun) malından kesilen kurbandan sabî yer. Kalan et, sabî için (elbise gibi) kendisiyle faydalanılan bir şey ile değiştirilebilir.
  • Kesmeden evvel hayvanın sağ ve diri olduğu bilinirse -kestikten sonra kanı çıkmasa ve vücudu kımıldamasa bile- kesilmekle helâl olur.
  • Kesilmeden evvel diriliği bilinmediği takdirde kesilince kan çıkar veya hareket ederse yenir. Kanı çıkmaz ve hareket de görünmez ise yenmez.
  • Bâzı âlimlere göre keserken kurbanın ağzını ve gözünü yumması, tüyünü kaldırması ve bacağını çekmesi dirilik alâmetidir. Bunların aksi, yâni ağzının ve gözünün açık kalması, tüylerini kaldıramaması ve bacağını oynatamaması ölüm alâmetidir.
  • Bir hayvanın, boğazını kesmek suretiyle öldüğü bilinmedikçe eti yenmez.

Vakti içinde kurbanı kesilmeyip kıymeti sadaka olarak verilse kurban edâ edilmiş olmaz.

Zengin olan kimseler kurban kesmeyip kurbanın kesileceği vakti geçirseler, kurbanın kıymetini sadaka olarak vermeleri lâzım gelir. Fakîrler ve kurban nezreden (adayan) kimseler, aldıkları kurbanı kesmeyip vakti geçerse kurbanın kendisini sadaka olarak vermek vâcib olur.

Fıtır sadakası (fıtra) ve kurban vâcib olduktan sonra mal zâyi olsa (sâhibi fakir düşse) ömrü içinde bunları edâ etmedikçe bunlar kendisinden sâkıt olmaz. Ya kıymetlerini veya aynını (kurbanın kendisini) sadaka vermeleri vâcib olur.

Nisâba mâlik (zengin) olan çocuk için velisinin çocuğun malından kurban kesmesi lâzımdır.

Kurbanı yatırdıktan sonra bıçağı bilemek mekruhtur. Kesmeyen bıçağı kurbanın boynundan kaldırıp biledikten sonra kesmek -eziyet olduğu için- haramdır. Lâkin böyle kesilen hayvanın etini yemek haram olmaz.

Kör bıçak ile kesmek, kör bıçağı birkaç defa sürmek, kesecek yere bacağından sürüyerek çekmek, iliğe kadar birden kesmek, kurbanı incitmek, canı çıkmadan yüzmek, başını birden kesmek, kıbleye çevirmemek ve doğurması yakın olan hayvanı kesmek mekruhtur.

HANGİ HAYVANLAR KURBAN OLMAZ?

Bir veya iki gözü kör, zayışıktan ilikleri erimiş, kesileceği yere gitmeye kudreti olmayan, yâni hiç yürüyemeyen, kulaklarından biri olmayan veya burnu kesik olan hayvanları kurban etmek câiz olmaz. Sığır, koyun veya keçinin bir memesi gitmiş veya kurumuş ise kurban edilmesi câiz olmaz. Lâkin yavrusunu emzirebilirse câiz olur. Dişsiz hayvanı kurban etmek câiz değildir. Eğer dişlerinin çoğu var ise kerâhetle câizdir. Lâkin dişsiz hayvan dişli hayvan gibi yayılıp karnını doyurur ise câiz olur.

Deli hayvan karnını doyuramazsa kurban etmek câiz olmaz. Ölmek üzere olan hayvanı kurban etmek câiz olmaz. Kulağının biri dibinden kesilen yâhut doğduğunda bir kulağı olmayan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

Emânet hayvanı kendisi için kurban etmek, rehin hayvanı kurban etmek ve almaya vekil olduğu hayvanı kendisi için kesmek câiz olmaz.

Kocası, karısının veyâhut karısı kocasının kurbanını izni olmayarak kendisi için kesse câiz olmaz. Kıymetini vererek râzı etse de câiz olmaz.

HANGİ HAYVANLAR KURBAN EDİLİR?

Kurban olan hayvanlar koyun, keçi, sığır, câmûs (manda) ve devedir. Bir yaşını bitirip iki yaşına girmiş koyun ve keçi, iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş sığır ve manda, beş yaşını tamamlayıp altı yaşına girmiş olan deve kurban olur.

Lâkin kuzu büyük olup bir senelik koyundan fark olunamazsa ve altı

ayı tamam etmişse kurban olur.

Kurban vahşî (yabânî) olmamalıdır.

Bir koyun, bir keçi bir kimse için kurban olur.

Bir sığır, bir câmûs (manda) ve bir deve yedi kişi için kurban olur. Yâni yedi kişi müşterek olarak bir sığırı veya deveyi kurban edebilirler. Ortaklar tek, çift veya yediden az olabilir. Bir kimse iki koyun kurban edebilir.

Resûl-i Ekrem sallâllahu aleyhi ve sellem Efendimiz her sene iki koyun kurban ederdi. Vedâ Haccı’nda yüz deve kurban ettiler. Müşterek olarak inek, öküz, deve veya câmûs kurban etmekte müstehab olan, ortakların kurbanı hep birlikte alması veyâhut içlerinden birine vekâlet verip aldırmalarıdır.

Bütün ortakların kurbanda ibâdete, sevâb ve fedâ-yı nefse niyet etmeleri ve hisselerinin müsâvî (denk) ve hepsinin Müslüman olmaları şarttır. Ortakların bazısı vâcib kurbana, diğerleri sünnet, nâfile, nezir (adak) veya akîka kurbana niyet etse yâhut ortakların bazısı ölü yâhut sabî veya bunamış olsa kurban câiz olur.

KURBANIN MÜSTEHABLARI

1-  Kurban edilecek hayvanı kurban günlerinden evvel alıp beslemek.

2-   Kesileceği yere incitmeden ve hürmet ile götürmek.

3-   Becerebiliyorsa kendisi kesmek.

4-   Kesemiyorsa ehil bir kimseyi vekil edip kesilirken hazır bulunmak. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

“Ey Fâtıma, kalk ve kurbanının kesilmesine şâhid ol. Zîrâ kanından ilk damlası yere düştüğünde, işlediğin her bir günâhın af ve mağfiret olunur. Ve ‘İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi”l-âlemine lâ şerîke leh.’ duâsını oku.”

5-   Bıçağın büyük ve keskin olması.

6-   Kurbanın iki şah damarı ile yemek ve nefes borusunu kesmek.

7-   Hayvan ölmeden derisini yüzmemek.

8-   Kurbanı keserken kurbanın âzâ(organ)ları ve parçaları mukâbilinde kendi vücûdunun ve bütün âzâlarının cehennemden âzâd olmasına niyet etmektir.

KURBANIN HİKMETİ

Eti yenilen hayvanların eti boğazından kesmek sûretiyle, necis (pis) olan kanından temizlenmiş olur, “Bismillâhi Allâhü Ekber.” diyerek kesilince de etinin yenilmesi helâl olur.

Kurban kesmekte Allâh’ın kullarına ziyâfet vardır.

Kurban kesmek Allah yolunda bir fedâkârlıktır, Allâhü Teâlâ’nın verdiği nimetlere bir şükürdür, ayrıca sevâb kazanmağa ve Allâh’a yakınlığa vesîledir, belâlara karşı da bir siperdir.

Dünyânın her tarafında her gün yüz binlerce hayvan kesiliyor. Fakat bunlardan yalnız maddî imkânı olanlar istifâde edebiliyor. Kurban Bayramı’ndaki etlerden ve derilerden fakirler de istifâde etmektedir.

Şahsın menfaati yerine de cemiyet menfaati konuluyor.

Kurban kesmek İslâm’ın pek insanî ve ictimâî büyük bir fedâkârlığıdır.

Kurban kesmekle kesilen hayvan sayısı çok artmış olmaz. Çünkü kasaplar et satamayacağından kurbanda kesecekleri hayvan sayısı azalır.

Kendi zevkleri için her gün on binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin senede bir kere Allah için ve insanların da faydasına kurban kesilmesini çok görmeleri insaflı bir tavır değildir. Hâsılı kurban; dînî, ahlâkî, ictimaî birtakım hikmetler ve maslahatlar için emredilmiştir. Bunu takdîr etmeyecek bir akıl sâhibi düşünülemez.

KURBANIN FAZÎLETİ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

  • “Allah katında günlerin en muazzamı Kurban Bayramı günüdür.”
  • “Kurban kesiniz ve ona iyi muâmele ediniz. Çünkü bir kimse kurbanını alır, onunla kıbleye dönerse, kıyâmet gününde o kurbanın kanı ve tüyü onu koruyan iki kale olur. Muhakkak sûrette kurbanın kanı Hz. Allâh’ın muhâfazasında toprağa düşer. Azıcık bir infâk (Allah rızası için harcama) sebebiyle çok mükâfâta nâil olursunuz.”
  • “Kim Kurban Bayramı gününde kesmek için kurbanına yaklaşırsa Allâhü Teâlâ’nın rahmeti de cennette ona yaklaşır, kurbanını kestiği zaman kanından akan ilk damla ile birlikte onu mağfiret eder, Allâhü Teâlâ o kurbanı kıyâmet gününde mahşere

kadar onun için binek kılar, derisi ve her kılı adedince ona sevap ihsân eder.”

Gücü yeten kimsenin şefâate nâil olmak niyetiyle Allah rızâsı için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’ne bir kurban kesmesi menduptur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) büyük boynuzlu çok güzel iki koçun birisini yere yatırıp besmele çekti ve tekbir getirerek “Allâh’ım! Bu Muhammed’den ve Ehl-i Beyt’imdendir.” deyip kesti. Sonra ikincisini keserken “Allâh’ım! Bu da Muhammed ve ümmetindendir.” dedi.

Aliyyü’l-Murtezâ (k.v.) Hazretleri biri kendisi için, biri Resûl-i Ekrem Efendimiz için olmak üzere iki koç kurban eder ve ‘Resûlullah (s.a.v.), zât-ı şerîfleri için kurban kesmeyi bana vasiyet buyurdular.’ derdi.

ORTAK KESİLEN KURBANIN PAYLAŞIMI

Kurban, ortak kesildiğinde etini tartarak taksîm etmek îcâbeder. Taksîm ederken ortakların hisselerinde et ile beraber deri, ayak, baş, ciğer veyahut yağından ve işkembesinden bir parça olursa, tahmînen taksim câiz olur. Ortaklardan birine veya herhangi bir kimseye ‘Etini istediğin gibi taksîm edebilirsin.’ diye vekâlet verilirse yine tahmînen taksim câiz olur.

Taksim etmeden hepsi birlikte etini pişirip yeseler, câizdir. Bir kimse kendisi, âilesi ve büyük çocukları için kurban etmek niyetiyle bir sığır alsa etini taksim etmek şart olmaz.

KURBAN ETİNİN PAYLAŞIMI

Kurban etinin üçe taksîmi müstehabdır:

Üçte biri sadaka olarak verilir. Üçte biri akrabâ ve dostlara hediye veya ziyâfet verilir. Üçte biri de nafakaları üzerine olan âile ve evlâda yedirilir.

Kurbanın etini zenginlere, fakîrlere, Müslüman veya gayr-i müslimlere hediye etmek veya tamamını bağışlamak câizdir. Kurban kesen ihtiyaç sâhibi ise kurbanın tamamını ev halkına yedirmesi daha faziletli ve müstehabdır.

KURBANDA TEMİZLİK VE ETİN MUHAFAZASI

Hastalıksız ve sağlık kontrolleri yapılmış hayvanlar alınmalıdır. Hayvanların kesilmesi, yüzülmesi, parçalanması, etin nakli, muhafazası ve pişirilmesinde temizliğe son derece dikkat edilmelidir. Sakatat ile etler aynı yerde bulundurulmamalıdır. Kesme, yüzme ve parçalama işleri serin yerlerde yapılmalı; kan, bağırsak vs. atıklar gelişi güzel etrafa atılmamalı ve akarsulara dökülmemelidir.

Etler, kesildiği sıcaklıkta buzdolabına, poşet içine veya hava almayacak şekilde büyük parçalar halinde üst üste konulmamalı; etin sıcaklığı düştükten sonra buzdolabına konulup 12 saat dinlendirilmelidir. Hemen yenilmeyecek etler bu dinlendirmeden sonra, ihtiyaca uygun miktarlarda derin dondurucuya konulmalı veya kavurma yapılarak muhafaza edilmelidir.

Et, buzdolabında 2-3 gün, kıyma ise 1 gün dayanır. Eğer daha uzun müddet muhafaza edilecekse küçük parçalar halinde buzdolabının buzluğunda veya derin dondurucuda saklanması gerekir. Donmuş etler, çözülmesi için buzdolabının alt raflarında bekletilmeli, kalorifer ve soba üzerinde veya oda sıcaklığında bekletilmemelidir. Pişmiş etler sıcak iken derin dondurucuya konulmamalı, oda sıcaklığında 2 saatten fazla da kalmamalıdır. Zehirlenme tehlikesine karşı dikkatli olunmalıdır.

Çiğ eti hazırlamadan önce ve sonra eller iyice yıkanıp kurulanmalıdır. Çiğ etler için kullanılan kesme tahtası, meyve ve sebzeler için kullanılmamalıdır.

KURBAN KESERKEN BESMELEYE DÂİR

“Bismillahi Allâhü Ekber”den sonra hiçbir şey ile meşgul olmayıp kurbanı hemen boğazlamak şarttır.

Besmeleden sonra bıçak bilenirse besmeleyi tekrar etmek lâzımdır. “Bismillâhi Allâhü Ekber” dedikten sonra kurban yerinden kalkıverse yatırılıp keserken tekrar besmele çekilir.

Besmeleden sonra elindeki bıçağı bırakıp diğer bir bıçak alsa besmeleyi tekrar etmek lâzım olmaz.

Lâkin bir kurban üzerine besmele okuduktan sonra onu bırakıp diğerini kesecekse besmeleyi tekrarlamak lâzımdır. Birkaç kurbanı birbiri ardınca boğazlasa her birinde besmeleyi tekrarlamak lâzımdır.

KURBAN KESTİKTEN SONRA NE YAPILMALI?

Kurban kesildikten sonra 2 rek’at teşekkür namazı kılınır. Fâtiha’dan sonra birinci rek’atte 1 Kevser Sûresi (İnnâ a’taynâ…), ikinci rek’atte 1 İhlâs Sûresi (Kul hüvallâhü ehad…) okunur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

“Kurbanınızı kestiğinizde elinizdeki bıçağı bırakın. Sonra iki rek’at namaz kılın. Müslümanlardan hangisi bu iki rek’at namazı kılar da Allâhü Teâlâ’dan bir şey isterse Allâhü Teâlâ o kimseye elbette istediği şeyi verir.”

“Yâ Rabbi! Bu koyun (sığır veya keçi) sendendir, sanadır ve rızan içindir. Lütfunla ve kereminle Halîl’in İbrâhim (a.s.) ve İsmâîl (a.s.)’dan ve Habîb’in Muhammed’den (s.a.v.) kabul ettiğin gibi fazlın, lütfun ve kereminle kabul et; yâ Ekrame’l-Ekramîn!..” diye duâ edilir, dînî ve dünyevî hâcetler istenir.






Trefwoorden: