Zekat, lugatte nema (büyüme, artma) manasına gelir. Ayrıca temizlenme, zikr-i cemil manalarında da kullanılmıştır. Dinimizde ise, “üzerinden bir yıl geçmiş nisab miktarı maldan bir miktarını müstahik olan bir kısım müslümanlara Allah rızası için vermektir.”
Zekat hususunda Allahu Teâlâ Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyurur:
“İman edip iyi ameller işleyen, namazı dosdoğru kılıp zekatı veren kimselerin, Rableri katında muhakkak mükafatları ve ecirleri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur. Mahzun da olacak değillerdir.”(Bakara sûresi, ayet 277)
“”Artık tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz ayetleri anlayacak bir kavme açıklarız.” (Tevbe sûresi, ayet 11)
“Sizin veliniz ve yardımcınız ancak Allah ve O’nun peygamberidir. Bir de iman edenlerdir ki, onlar Allah’ın emirlerine boyun eğerek namaza devam ederler ve zekatı verirler.” (Mâide sûresi, ayet 55)
“Beni her nerede olsam mübarek (hayır öğreten) kıldı ve hayatta bulunduğum müddet, bana namaz ve zekatı emretti.” (Meryem sûresi, ayet 31)
“Onlar o müminlerdir ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler ve fenalıktan da alıkoyarlar. Bütün işlerin sonu (kıyamette) Allah’a dönecektir.” (Hacc sûresi, ayet 41)
“O (müminler ki), zekatlarını verirler.” (Mü’minûn sûresi, ayet 4)
“(Peygambere maruzatta bulunmak için) konuşmanızdan önce sadakalar vereceğinizden korktunuz mu? Madem ki (emredildiğiniz şeyi) yapmadınız, Allah da sizin kusurunuzu bağışladı. Artık namazı gereği üzere kılın, zekatı verin, Allah’a ve Peygamberine itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mücadele sûresi, ayet 13)
“O müşrikler ki, zekatı vermezler ve onlar ahireti de inkar ederler.” (Fussilet sûresi, ayet 7)
“İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz faiz, Allah katında artamaz. Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekat ise, işte bunu yapanlar (dünyada mallarının bereketini, ahirette sevaplarını) kat kat artıranlardır.” (Rûm Sûresi, ayet 39)
“Onlar (güzel iş yapanlar, muhsinler) o kimselerdir ki, namazı gereği üzere kılarlar, zekatı verirler ve onlar ahirette de yakînen (şüphesiz) iman ederler.” (Lokmân sûresi, ayet 4)
“O müminler ki, namazı gereği üzere kılarlar, zekatı verirler, ahireti ancak bunlar hakkıyla tasdik ederler.” (Neml sûresi, ayet 3)
“Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin yardımcılarıdır. İyiliği emrederler, kötülükten alıkoyarlar, namazı gereği üzere kılarlar, zekatı verirler, Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte bunları, muhakkak surette Allah rahmeti ile bağışlayacaktır. Gerçekten Allah azizdir (her şeye galiptir), hakîmdir (hükmünde hikmet sahibidir.” (Tevbe sûresi, ayet 71)
“Bize, hem bu dünyada bir iyilik, hem de ahirette bir iyilik ver. Gerçekten biz tevbe edip sana döndük. (Allah şöyle) buyurmuştur: Ben azabımı kullarımdan dilediğime isabet ettiririm. Rahmetim dünyada her şeyi kuşatmıştır. Fakat ahirette onu küfürden sakınanlara, zekatı verenlere ve ayetlerimize inananlara has kılmış olacağım.” (A’raf sûresi, ayet 156)
“Fakat içlerinde ilimde derinleşmiş olan müminlerle, senden önce indirilmiş olanlarla beraber sana indirilene de iman ederler. Bunlar namazı erkan ile kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlardır. İşte bunlara çok büyük bir mükafat vereceğiz.” (Nisâ sûresi, ayet 162)
Zekat Kur’an’ı Kerim’de otuzdan fazla ayette emredilmiştir..
Kaynak: Miftâhu’l-İrşâd