Ihr Produkt wurde Ihrem Warenkorb hinzugefügt

X
EINKAUF ABSCHLIEßEN
WEITER EINKAUFEN

16

AUG'14
İslamiyette Hayvan Hakları ve Hayvanlara Eziyetin Cezası!
 
 
Yüce dinimiz İslam, kainatta her şeyin bir denge ile yaratıldığını bildirir. Kainattaki tüm varlıklarda görülen denge, Allah’ın varlığının birer işareti ve belgesidir. Kainattaki ekolojik dengeyi sağlayan en önemli unsurlarından birisi de hayvanlardır. Kur'an-Kerim ekolojik sistemin önemli üyeleri olan hayvanları, “ümmet” olarak isimlendirmektedir. En’am suresinin 38. Ayetinde;
 
“Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa, hepsi ancak sizin gibi ümmettir. Biz o kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler.”
 
buyrulmaktadır. Bu Ayet-i Kerime'de, yeryüzündeki bütün canlıların insanlar gibi birer tür oldukları, tek hücrelilerden, omurgalılara, sürüngenlerden, ayaklarıyla yürüyenlere ve kanatlarıyla uçanlara kadar bütün canlıların müstakil birer varlık oldukları bildirilmektedir.
 
Allah’ın yarattığı her şey güzeldir ve O’nun engin sevgisiyle yaratılmıştır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifadesini bulmuştur:
 
“O ki yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır.”
 
“Hayvanları da O yaratmıştır.”
Canlı cansız yaratılmışların tamamı, kendi lisanı halleriyle Allah’ı tesbih etmektedir. Cuma Suresinin birinci ayetinde şöyle denilmektedir:
 
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan her şey (herkes) O’nu tesbih eder. Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih eder.”
 
 
Müslümanın kalbi, insanlara ve diğer canlılara karşı sevgi ve şevkat duyguları ile doludur. Kimseyi incitmez. İhtiyaç sahiplerine yardımda bulunur. Böyle olan kimseye Allah (c.c) da merhamet eder.
 
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:
 
“Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet ediniz ki göktekiler de size merhamet etsinler. ”  (Ebu Davud,Edeb,66 / Tirmizi, Birr, 16)
 
“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Buhari, Edeb, 18)
 
Müslüman sadece insanlara değil, diğer canlılara da merhametle davranır, hayvanlara şevkatle muamele eder. Allah (c.c) yarattığı canlılara acıyanları bağışlar, günahlarını affeder.
 
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:
 
“Bir adam yolda yürürken çok susadı, nihayet bir kuyu buldu, oraya inerek su içip çıktı. O sırada bir köpek dilini çıkarıp soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalıyordu. Bunun üzerine o adam, “Bu köpek de benim gibi susamıştır.” dedi ve kuyuya inerek mestine su doldurdu, onu ağzı ile tutarak kuyudan çıktı ve köpeğe su içirdi. Onun bu davranışından Allah razı oldu ve onu affetti. Ashab:
 
- Ya Rasûlallah, hayvanlarda da bizim için sevap var mıdır, dediler.
 
- Her canlıda bizim için sevap vardır.” buyurdu.  (Buhari, Edeb, 27 / Müslim, Selam, 153)
 
Dinimiz sadece insanların değil, hayvanların hakkına da riayet edilmesini, onlara şevkat ve merhamet gösterilmesini emreder. Hayvanlar, insanların faydalanması için yaratılmıştır. Her hayvandan yaratılışının gayesine uygun olarak yararlanmalı, onları bunun dışındaki işlerde kullanmamalıdır. Ehil hayvanların vaktinde yedirilip içirilmesine dikkat etmeli, onları aç, susuz bırakmamalıdır.
 
Peygamberimiz (s.a.v), açlıktan karnı sırtına yapışmış bir deveye rastladı ve, “Şu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkunuz, onlara besili olarak binin ve etlerini de besili olarak yiyin.” buyurdu. ( Ebu Davud, Cihad, 47)
 
Hayvanları güçleri yetmeyen işlere koşarak yormak, dövmek, yüzlerine vurmak, işkence etmek ve aç, susuz bırakmak merhamet ölçüleri ile bağdaşmaz. Böyle bir davranış, derdini anlatamayan canlılara zulümdür. Allah’tan başka koruyucusu olmayan bu canlılara karşı merhametsiz ve acımasız davranmanın ise cezası çok ağırdır.
 
Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma’dan (r.a) rivayet edilmiştir. Diyor ki:
 
Peygamber Efendimiz (s.a.v) güneş tutulduğu bir gün kusuf namazı kıldıktan sonra şöyle buyurdu:
 
“Bana namazda cehennem gösterildi. Cehennem ateşi bana o kadar yaklaşmıştı ki ben: Allah’ım! Ben de cehennemliklerle (ateşe atılanlarla) beraber miyim, diye telaşlandım. Orada bir kadın gördüm. Bu kadının yüzünü bir kedi tırmalıyordu.
 
- Bu kadının günahı nedir, diye azap meleklerine sorduğumda,
 
- Bu kadın dünyada bir kediyi aç olarak ölünceye kadar hapsetti, diye cevap verdiler.” (Buhari, Mûsakât, 9)
 
Hayvanların yuvalarının bozulması, yavruların yuvalarından alınarak analarının rahatsız edilmesi de uygun değildir.
 
 
İbn-i Abbas (r.a) anlatıyor:
 
Bir yolculukta Peygamberimizle (s.a.v) beraberdik.. Konakladığımız yerde iki kuş yavrusu görmüş ve onları almıştık. Derken yavruların anası geldi ve etrafımızda dolaşmaya başladı. Peygamberimiz (s.a.v) durumu görünce:
 
“Yavrularını alarak bu kuşu kim üzdü? Yavrularını ona veriniz.” buyurdu. (Ebu Davud, Cihad, 112)
 
Hayvanların pek çoğu bizim yararlanmamız için yaratılmıştır. Ancak yararlanmak maksadıyla olmadıkça hayvanları öldürmek doğru değildir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:
 
“Kim gereksiz yere bir serçe kuşunu öldürürse, o hayvancağız kıyamet gününde:
 
- Ya Rabbi, falanca beni faydalanmak için değil de keyfi için öldürdü, diye Allah’a şikayet edecektir.” (Nesâi, Dahâyâ, 8)
 
Müslüman hayvanlara eziyet etmekten ve işkence yapmaktan mutlaka sakınmalıdır. Bazı yörelerde hayvanları dövüştürmek gibi çok kötü bir gelenek vardır. Hayvanları birbiriyle dövüştürüp onları seyretmek hayvanlara eziyet etmenin başka bir şeklidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) hayvanları birbirleri ile dövüştürmeyi yasaklamış (Ebu Davud, Cihad, 56 / Tirmizi, Cihad, 28), hayvanlara işkence ve eziyet edenleri lanetlemiştir (Nesâi, Dahâyâ, 8)
 
Abdullah b. Ömer (r.a), bir kere tavuğu nişan almak için hedef olarak diken ve ona ok atan birkaç gencin yanından geçiyordu. Bu gençler Abdullah’ı görünce dağılmışlardı. Bunun üzerine Abdullah:
 
“Bu tavuğu hedef olarak kim dikti? İyi bilin ki Peygamberimiz (s.a.v), tavuk veya herhangi bir hayvanı hedef yaparak öldüren kimseye lanet etti.” demiştir. (Buhari, Zebâih, 25)
 
Tavuk gibi hayvanları kanatlarından, bazı hayvanları da bacaklarından tutarak taşımak suretiyle onlara eziyet etmekten sakınmalıdır. 
 
Hayvanlara karşı da çok merhametli olan Peygamberimiz (s.a.v), su kabını eğerek kedilere su içirirdi. (Tirmizi, Taharet, 69 / Nesai, Miyah, 8)
 
Peygamberimizin (s.a.v) yolunu takip eden atalarımız hayvanların hukukunu öyle gözetmişlerdir ki, onların yiyip içmeleri, barınmaları hatta istirahat etmeleri için de mallarının bir bölümünü vakfetmişlerdir. Bu konuda pekçok misalden birisi de, yaptığı muhteşem eserlerle tarihimizi altın sayfalarla süsleyen büyük mimar Koca Sinan’ın Kayseri’ye bağlı Ağırnas kasabasında Allah rızası için inşa edip vakfettiği çeşmenin yakınında, boyu 260, eni 160 arşın genişliğindeki arazisini, çeşmeye su içmek maksadıyla gelen hayvanların dinlenmesi için vakfetmiş olmasıdır. (Mimarbaşı Koca Sinan Yaşadığı Çağ Ve Eserleri, ed. Sadi Bayram, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Ankara 1988)
 
Müslüman, canlılara karşı merhametle davranırsa Allah (c.c) da ona merhametle muamele eder. Peygamberimizin (s.a.v) şu sözlerine kulak verelim. Buyuruyor ki:
 
“Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki göktekiler de size merhamet etsinler.” (Ebu Davud, Edeb, 66 / Tirmizi, Birr, 16)
 
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı İslam İlmihali / Lütfi Şentürk, Seyfettin Yazıcı