“Söylenmediği müddetçe söze sen hakimsin. Bir kere söylendi mi, o sana hakim olur.”
— Şeyh Said (r.a.)
Yalan dinimizde olduğu gibi toplumumuzda da kabul görmeyen ve alışkanlık haline getirildiğinde vicdanlarımızı kemirip geriye insanlık bırakmayan bir eylemdir. Ne yazık ki çevremizde bu bataklığa saplanmış insanların fazlalığıyla birlikte bizlerde yalan söylemekten geri duramıyoruz..
Yalan, günahların en çirkini, ayıpların en fenası, kalbleri karartan bütün kötülüklerin başıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yalan, nifak kapılarından biridir.) [İbni Adiy]
(Mümin, her hataya düşebilir, ama hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.) [Bezzar]
(Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür.) [Buhari]
(Sözle çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitne gibidir. Yalan söylemek, iftira etmek ile çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitneden de kötüdür.) [İbni Mace]
(Pazarcıların çoğu facirdir! Çok yemin ederek günaha girerler ve yalan söyleyerek alışveriş yaparlar.) [Hakim]
(Aldatan Cehennemdedir.) [Taberani]
(Yalan yere yemin büyük günahtır.) [Buharî]
(Danışana, yalan söyleyen kimse, ona hıyanet etmiş olur.) [İbni Cerir]
(En büyük günah, yalan yere yemin etmektir.) [Buharî]
Peygamber efendimiz, yalan söyleyenin ağzının bir taraftan kulağına kadar demir çengelle yırtılacağını, diğer tarafa geçildiğinde, önceki yırtılan tarafın iyi olacağını, sonra iyi olan tarafın tekrar yırtılarak bu şekilde Kıyamete kadar, kabrinde azabın devam edeceğini bildirmiştir. (Buharî)
Bir genç, Peygamber efendimize, üç büyük günaha yakalandığını bildirdi. Bunlardan biri yalandı. Peygamber efendimiz, (Yalanı benim için terk et!) buyurdu. Genç, peki diyerek gitti. Bir günahı işleyeceği zaman, (Eğer bu günahı yaparsam, Resulullah sorduğunda, evet dersem suçum meydana çıkar. Hayır dersem, yalan söylemiş, verdiğim sözü tutmamış olurum) diye düşündü. Diğer iki günahı da bıraktı. (Şir'a)
Büyükler buyuruyor ki:
Oğlum, yalandan sakın, o serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimse kurtulur. (Lokman Hakim)
Allah indinde en büyük hata, yalan konuşmaktır. (Hazret-i Ali)
Yalancı ile cimri Cehenneme girer, ama hangisi daha derine atılır, bilmem. (Şabi)
Doğru ile yalan, biri diğerini çıkarıncaya kadar kalbde boğuşur. (Malik bin Dinar)
İçi dışına, sözü işine uymamak, nifaktandır. Nifakın temeli ise yalandır. (Hasan-ı Basrî)
Eshab-ı kiram indinde yalandan daha kötü bir şey yoktu, çünkü onlar, yalanla imanın bir arada bulunamayacağını bilirlerdi. (Hazret-i Âişe)
Yalan sözden sakınınız (Hac 22/30). Ey İman edenler! Allah tan korkun ve doğru söz söyleyin (Ahzâb 33/70).
İçinde kuşku uyaran şeyleri bırak, terk et (kuşku olmayan bir iklimde yaşa). Doğruluk insanın içinde itmi nan (tam inanma, kalbin tatmin olması) ve oturaklaşma hâsıl eder. Yalana gelince burkuntudur, bulantıdır. (Tirmizî, Kıyame , 60)
Dâima doğruluğu araştırın; doğrulukta helâkinizi görseniz bile. Ancak muhakkak ki doğrulukta sizin kurtuluşunuz vardır. (Kenzü l-Ummal, 3/344)
Doğruluktan ayrılmayınız. Doğruluk sizi birr e, o da sizi Cennet e götürür. Kişi doğru olur ve daima doğruyu araştırırsa Allah katında sıddîklardan yazılır. Yalandan sakının. Yalan insanı günaha, o da Cehennem e götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa Allah katında yalancılardan yazılır. (Buhari, Edeb , 69)
Allah Resûlü (s.a.s.), etraftaki hükümdarlara İslâm a davet mektupları gönderiyordu. Bu mektuplardan birini de Roma imparatoru Hirakl e (Hireklius) göndermişti. Hirakl, mektubu baştan sona okudu. O sırada Şam bölgesinde bulunan Ebû Süfyan ı çağırttı ve aralarında şu şekilde bir konuşma oldu.
-O na en çok uyanlar kimlerdir, zenginler mi, fakirler mi?
-Fakirler.
-Hiç O na inananlardan dönenler oldu mu?
-Şimdiye kadar hayır.
-Artıyorlar mı, eksiliyorlar mı?
-Her geçen gün biraz daha artıp çoğalıyorlar.
-Hayatında hiç yalan söylediğini duydunuz mu?
-Hayır, O nu hiçbirimiz yalan söylerken duymadık.
Ve işte mektubun tesirinden sonra henüz Müslümanların en amansız düşmanı olan Ebû Süfyan dan aldığı bu cevaplarla çarpılan Hirakl, kendini tutamayarak şöyle dedi:
-Bir insanın bunca zaman, insanlara yalan söylemekten kaçınıp da Allah a karşı yalan söylemesi düşünülemez. (Buharî, Bed ül-vahy , 6)
Melekler,Yalancıdan Uzaklaşır mı?
Meleklerin insanlardan uzaklaşmasını Ehl-i Sünnet âlimleri, meleklerin günahı sevmemesi olarak yorumlamışlardır. Hadisler meleklerin insanların yanlarından hiç ayrılmadıklarını anlatmakta, bazı durumlarda veya amellerde meleklerin insandan uzaklaşacağı haber verilmektedir.
Temiz fıtratları rahatsız eden her şeyden melekler de rahatsız olmaktadırlar. Kalp kırıcı tarzda tartışma ve kötü sözleri sarf edenlerin veya kötü amelleri yapanların yanında meleklerin kaçıp şeytanların olduğunu Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) haber vermektedir: Kul yalan söylediğinde meydana getirdiği şeyin fena kokusundan melek kendisinden bir mil uzaklaşır. (Tirmizî, Birr , 46)
Yalan Söyleyenler Kabir Azabı Çekecekler mi?
Yalan söylemek, Kur ân öğrenip ahkâmıyla amel etmemek, zina yapmak, faiz yemek: bu dört fiilin kabirde azap sebebi olacağına, rüya hadisi delildir. Peygamber Efendimiz in rüyasında azap içinde gördüğü kimselerin azap sebeplerinin bu dört fiil olduğunu Cebrail (aleyhisselâm) kendisine bildirmiştir. (Buhari, Cenaiz , 92)
Şaka Bile Olsa Yalanı Terk Etmek
Sözlerinin gerçeğe uygunluğu yönüyle Allah Resûlü nün sözlerinde şaka da olsa gerçeğe aykırı tek kelime yer almamıştır. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yalanı ve yalancılığın terk edilmesini istemekte, şaka bile olsa yalan söylenmesini hoş karşılamamakta, kulun şaka da olsa yalan söylemeyi, doğru da olsa münakaşa etmemeyi bırakmadıkça iyi bir mü min olamayacağını ve yalanı terk edene Cennet te köşk verileceğini beyan buyurmaktadır: Şaka da dahil yalan söylemeyene Cennet te bir köşk garanti ederim. (Ebu Davud, Edeb , 7) Haklı bile olsa münakaşayı terk edenin, ahlâkı güzel olanın ve şaka bile olsa yalanı terk edenın Cennet in ortasında bir köşkü olacağı, salih amellere teşvik bakımından uzun uzun anlatılır.
Sizden kimse, ne şaka ne de ciddî olarak kardeşinin değneğini almasın. Kim kardeşinin değneğini almışsa hemen ona geri versin. (Ebu Davud, Edeb , 93; Tirmizî, Fiten , 3) Peygamberimiz ve arkadaşları bir yolculuk esnasında konaklama yerinde sahabelerden biri uyurken arkadaşı gidip şaka yapıp bineğinin ipini alır. Uyanınca ipini bulamayan zat kaybettim diye korkar. Durumu öğrenen Peygamber Efendimiz: Bir Muslüman a bir başka Müslümanı korkutmak helâl olmaz! buyurur (Ebu Davud, a.y.).