Ihr Produkt wurde Ihrem Warenkorb hinzugefügt

X
EINKAUF ABSCHLIEßEN
WEITER EINKAUFEN

25

JUN'20
Bir Gün İyileşir Tüm Yaralarımız


Bozuk plak gibi takılı kalan hayatımızın namelerini işitiyoruz her geçen gün. Çalmasını istediğimiz şarkının takılı kalması sorun değil de, duymak istemediğimiz cümlelerin şiddetine maruz kalmak belki de bizi huzursuz eden şey.
Ama hayat bu değil mi zaten? Her şey birbirinin o kadar zıttı ki; denk düşüşler belki de milyonda bir misali akıp gidiyor ömrümüzde. Neyi isteyip, istemediğimizi bilsek dahi hep olmazlar ile olanların arasında sıkışıp kalacağız. Bugün neyi istiyorsak, yarın istemediğimiz şey olarak karşımıza çıkacak. Keza neyi istemiyorsak, o da gün gelecek; istediğimiz şey oluverecek birden.
Yani biz hep çırpınışlarda olacağız; kimi zaman kıyıya vurmuş bir balığın suya muhtaçlığı gibi nefes alabilmek adına debeleneceğiz, kimi zaman da solmak üzere olan bir çiçeğin son yapraklarını dökerken bir yudum suya aç kalması gibi kıvranacağız.
Fakat gün gelecek balık ve çiçek muhtaç oldukları suya kavuşacaklar.  
Bunu, solmuş ve herkesin 'artık çöpe at' dediği, fakat büyük bir umut ve inançla çiçeği çöpe atmak yerine, toprağını değişip onu yeni saksıya ekerek ve üzerine İsmi Azam duası ve birçok sûreleri okuyarak sabırla açmasını bekleyen -ve evet- mucizevi bir şekilde bir hafta gibi kısa sürede hayata dönüşünü gözleriyle gören biri olarak söylüyorum ki;
Ne sevmekten usanın, ne sabretmekten.
Ne dua etmekten vazgeçin, ne inanmaktan.
Gün gelir yeniden yeşillenir kuruyan dallar,
Gece olur yeniden sabaha erer tüm karanlıklar,
İnsan sevdikçe iyileşemeyecek yara yok.
Ya Hz.Eyüp'ün yaraları misali, seneler sürer...
Ya saatler, ya günler...
Ama olacak olan hep olur.
Bir gün iyileşir tüm yaralarımız.
Biz yeter ki inanmaktan vazgeçmeyelim.



Tuğçe Çakır