Allah'ın merhameti nasıldır?
Bazen günah işlerken, "Allah affeder, nasıl olsa merhameti sonsuzdur." diyoruz. Bu şekilde günah işlesek ve tövbe etsek, Allah'ın merhameti bize ulaşır mı, tövbemiz kabul olur mu?
Değerli kardeşimiz;
Bazı kimseler, alenen, sıkılmadan ve daha kötüsü, seve seve günah işlemekte ve sırası geldiğinde de kendilerini teselli sadedinde, “Allah Gafur ve Rahîm değil mi?” demekteler. Halbuki, Gafur ve Rahîm olan Allah’a isyandan sıkılmak gerekmez mi? İsterse hiç de azap etmesin, cehennemine atmasın. Kaldı ki, bir kulun af ve mağfirete ermesi için bir takım şartlara uyması gerek.
Gafur ve Rahîm isimleri, isyanını alenen ve severek işleyenlerden çok, yaptığı günahtan vicdanen rahatsız olan, sıkılan ve kötü hâlinden kurtulmak isteyenlerin iltica edecekleri isimler. Bu isimler, mü’mini yeisten kurtarır. Yoksa -haşa- âsinin isyanını devam ettirmez.
Bu sözü sarf edenler, Allah’ın sadece Gaffar ve Settar değil, aynı zamanda Kahhar ve Cebbar da olduğunu hatırlarından çıkarmasalar, böyle bir hataya düşmezlerdi...
“İçinizde Allah’ı en çok seveniniz benim, O’ndan en çok da ben korkarım.” (Hadis-i Şerif)
Kur’an-ı Kerim’de bir kısım âyetler, mü’mini cennetle müjdelerken, bir kısmı da âsileri cehennemle tehdit ediyor. Kalbin bir atıp bir sessiz kalması gibi, insanı bir havfa bir recaya sevk etmekle hoş bir âhenk meydana getiriyorlar.
Fatiha Kur’an-ı Kerim’in fihristesi, hülâsası. Onda da havf ve reca dersi birlikte veriliyor. “Hamd”de medih ve sena hâkim.
“Mâliki yevmiddin”, havf dersi verir.
“İbadet” recaya, “istiane” havfa işaret ederler.
“Sırat-ı müstakime hidayet talebi”: Reca
“Mağdup ve dallinden olma korkusu”: Havf
Fatiha’yı okuyan bir mü’minin ruhu, o hissetmese de, havf ve reca dalgaları arasında seyran eder.
Selam ve dua ile...