Ihr Produkt wurde Ihrem Warenkorb hinzugefügt

X
EINKAUF ABSCHLIEßEN
WEITER EINKAUFEN

09

SEP'14
İslamda Fal, Büyü ve Kehanet
 
Büyü veya sihir, bir takım acaip işler vasıtasıyla, başkaları üzerinde tesirler meydana getirmektir. Sihrin gözbağcılık denilen gerçek olmayan çeşitleri yanında, gerçek netice ve etkileri olan çeşitleri de vardır. Ancak,, mahiyeti ve nasıl etki yaptığı bilinememektedir. İslam dini, sihri inkar etmemiş; fakat itikadı bozduğu, tevhid inancına zarar verdiği, kötüye kullanıldığı ve kontrolü mümkün olmadığı için yasaklamıştır.
 
Kur’an-ı Kerim’de: “Sihir-bazın felah bulmayacağı” (Taha, 69) beyan buyurulmuştur. Sihir ve büyüye karşı korunmak için, Allah’a sığınmak ve muavvizeteyn denilen Felak ve Nas sürelerini okumak tavsiye edilir.
 
İnsanın güzel bir olayla veya sözle karşılaştığında iyimserliğe; kötü bir hal ile karşılaştığında ise kötümserliğe kapılması, yaratılıştan gelen fıtrî bir hadisedir. Ancak, iyimserlik ve kötümserliğe kapılarak bu gibi hallerin tesiri altında kalmak kişiyi evhama sevk edeceğinden kötü sonuçlar doğurabilir.
 
Arapçadaki “F-E-L” kökünden olan fal sözcüğü iyimserlik ve iyiye yorma manasına gelmektedir. Hayırlı ve hayra teşvik edici sözler de bu kabil-dendir. Bu manadaki fal için peygamberimiz:
 
“İslam’da uğursuzluk yoktur. Ancak fal’ı (iyi sözü) beğenmekteyim” buyurmuştur. Görüldüğü üzere bir şeyi uğursuz saymak onun etkisinde kalmak yersiz ve dayanaksızdır. Bilakis ümitvar olmak Allah’a güvenip O’ndan güç alarak hayatımızı değerlendirmek her Müslümanın görevidir.
 
Günümüzde halk arasında fai diye ifade edilen ve kahve fincanı veya bir takım şeylere bakarak kişinin geleceği ile ilgili hususlarda hükümler çıkarmak yanlıştır, dinimizde yeri yoktur.
 
Günümüzdeki manası ile fal, cahiliyet döneminde müşriklerin uyguladıkları oklarla nasibini tespit etmek ve gelecekle ilgili bilgiler aktarmaktır ki, bunu yapmak ve ona inanmak dinen caiz değildir.
 
Kâhinlik, cinden bir arkadaş edinip, olmuş şeyleri ona sorup, ondan öğrenmek ve bunları başkalarına bildirmektir. Cin ile tanışan falcılar, (Yıldızname)ye bakıp, sorulan her şeye cevap verenler böyledir. Bunlara ve büyücülere gidip, söylediklerine, yaptıklarına inanmak, bazen doğru çıksa bile, Allah’tan başkasının her şeyi bildiğine ve her dilediğini yapacağına inanmak olup, küfürdür. (Hadika)
 
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: Uğursuzluğa inanan, kâhinlik yapan, kâhine giden, büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan bizden değildir, Kur’an-ı kerime inanmamış olur. [Bezzar]
 
İbni Ebi Zeyd hazretleri diyor ki: (Cinci tarikatçıya inanmak, insanı cinden kurtardığına inanarak, ona ücret vermek caiz değildir. Büyü çözene de para vermek caiz değildir.
 
Birgivi Vasiyetnamesi)nde, (Bir kimse, ben çalınanları, kaybolanları bilirim dese, diyen de, buna inanan da kâfir olur. “Bana cin haber veriyor, onun için biliyorum” derse, yine kâfir olur. Çünkü cin de gaybı bilmez. Gaybı yalnız Allah bilir) buyuruluyor.
 
Gaybı, Allahü teâlânın vahy ve ilham ettikleri de bilir. Cin gaybı bilmez. Fakat cin, ben evliyadan duydum ki şöyle imiş derse, küfür olmaz. Ancak cinler yalan söyledikleri için onlar biz duyduk deseler de inanmamalıdır. Allahü teâlâ vahy yolu ile Peygamberlere gaybı bildirdiği gibi, ilham yolu ile de evliyaya ve müminlere de bildirir.
 
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: Büyü; ilme, fenne uymayan, gizli sebepler kullanarak, garip işler yapmayı sağlayan ilimdir. Büyü öğrenmek de, öğretmek de haramdır. Müslümanları zarardan korumak için öğrenmek de haramdır. [R.Muhtar]
 
Hayırlı iş yapmak için de haram işlemek [büyü çözmek için büyü yapmak] caiz değildir. (Hadika)
 
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Büyü yapmak, küfre en yakın olan, en kötü haramdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Müslüman büyü yapmaz. Allah saklasın, imanı gittikten sonra büyü tesir eder.) [c.3, m.41]
 
İmam-ı Nevevi hazretleri buyuruyor ki: Büyü yaparken, küfre sebep olan kelime ve iş olursa, küfürdür. Böyle bir kelime ve iş olmazsa, büyük günahtır.
 
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Helake sürükleyen yedi şeyden biri büyüdür.[Buhari]
 
İpe üfleyip düğüm atan kimse, büyü yapmış olur. Büyü yapan da Allah’a şirk koşmuş olur. [Nesai]
 
Falcıya, büyücüye, kâhine giderek, onların söylediklerine inanan, Kur’an-ı kerime inanmamış olur. [Taberani]
 
Büyücüye inanan kimse, Cennete giremez. [İ.Hibban]
 
Gaibden haber vermek maksadı ile yıldız ilmi ile uğraşan kimse, büyücü gibi günaha girer.[İ.Mace]
 
Falcıya fal baktıran, onun sözüne inanmasa bile, kırk gün kıldığı namaz kabul olmaz. [Müslim]
 
Fal bakmak, yazı ve çizgi ile gelecekten haber vermek, puta tapmak gibidir. Karı-kocayı birbirine düşüren Allahü teâlânın lanetine uğrar. [El-Envar]
 
Ana ile evladın, kardeşle kardeşin arasını açana lanet olsun. [İ.Mace] Kâhinlik yaparak alınan para haramdır. [Buhari]
 
Büyü, insanları hasta eder. Sevgi veya nefrete sebep olur. Yani cesede ve ruha tesir eder. Büyü, kadınlara ve çocuklara daha çok etki eder. Büyünün tesiri kesin değildir. İlacın tesiri gibi olup, Allahü teâlâ dilerse tesirini yaratır. Dilerse tesirini yaratmaz.
 
Şu halde, (Büyücü, büyü ile istediğini şüphesiz yapar, büyü muhakkak tesir eder) diyen ve inanan kâfir olur. (Allahü teâlâ takdir etmişse, büyü tesir edebilir) demelidir!