Ihr Produkt wurde Ihrem Warenkorb hinzugefügt

X
EINKAUF ABSCHLIEßEN
WEITER EINKAUFEN

16

DEZ'14
Hediyeleşmek Sünnettir

 

*Peygamber Efendimiz (asm) hediyeleşmeyi Müslümanlara da teşvik ederdi.

 
*Peygamber Efendimiz (asm) hediye arasında büyük, küçük ayrımı yapmaz büyük bir memnuniyetle kabul ederdi.
 
*Her konuda yol göstericimiz olan Peygamber Efendimiz (asm)  bu konuda ise çok mütevazi davranmıştır
 
Müslüman olarak bütün meselelerde olduğu gibi hediye konusunda da, rehberimiz olan Hz. Peygamber (asm) Müslümanların tavrının nasıl olması gerektiğini örnek yaşantısıyla göstermiştir. [1]
 
Peygamber Efendimiz (asm) gelen hediyeleri geri çevirmez, sadakayı ise asla kabul etmezdi. Hediyeler arasında büyük, küçük ayırımı yapmaz, aksine büyük bir memnuniyetle kabul ederdi.
 
Peygamber Efendimiz’ in (asm)  bu konu hakkında birçok hadisi şerifi vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:
 
Hz. Aişe (ra)  anlatıyor:
 
“Resulullah (asm), hediyeyi kabul eder, ona karşılıkta bulunurdu.” [2]
 
Diğer bir hadisi şerifte ise şöyle buyrulmuştur:
 
“Bana bir koyunun inciğe kadar ayağı hediye edilse kabul ederim, böyle bir yemeği yemeye çağırılsam icabet ederim.” [3]
 
Peygamber Efendimiz (asm) sadakayı almaz, hediyeyi kabul ederdi
 
Peygamber Efendimiz (asm) hediyeyi kabul eder, karşılıkta bulunurdu. Fakat sadaka almazdı.
 
Ebu Hureyre’den  (ra) rivayetle:
 
“Peygamber Efendimiz başkaları tarafından kendisine yemek yenilecek bir şey getirilince:
 
“Hediye midir? Sadaka mıdır?” diye sorardı. Sadaka denilirse, Ashabına:
 
“Siz yiyin.” der kendisi yemezdi. [4]
 
Hz. Ali (ra) anlatıyor:
 
“Kisra Resulullah’a bazı şeyler hediye etti, Aleyhissalat-ü vesselam ondan bu hediyeleri kabul etti. Diğer krallar da ona hediyede bulundular, o da onlardan bunu kabul etti.” [5]
 
Peygamber Efendimiz (asm) davete icabet ederdi
 
Davete icabet, Müslümanların birbirleri üzerindeki haklarından birisidir.
 
Peygamber Efendimiz (asm) insan ilişkilerine çok değer verirdi.
 
Verilen hediyeyi kabul etmesinin yanı sıra, davete de icabet eder, kimsenin kalbini kırmaz,
 
kimseyi incitmemeye özen gösterirdi.
 
İbni Mesut’tan (ra) rivayetle:
 
“Davete icabet edin, hediyeyi geri çevirmeyin ve Müslümanları dövmeyin.” [6]
 
 
 
Nafi der ki:
 
“İbni Ömer, oruçlu bile olsa, düğün ve diğer davetlere mutlaka icabet ederdi.” [7]
 
Müslümanları birbirine yaklaştırıp aralarındaki soğuk havayı kaldıran, kalpleri birbirine ısındıran sosyal davranışlardan biri de düğün ve derneklerde meşru sınırlar dahilinde hazırlanan ziyafet so­frasına yapılan davete icabet etmektir. O bakımdan ilim adamlarından kimi bunu vacip, kimi farz-i kifaye, kimi de müekked sünnet olarak görmüş ve hepsi de gereği üzerinde durarak bu güzel sünnetin de­vamını teşvik etmişlerdir. Yeter ki, hazırlanan sofra İslami prensiplere uygun olsun, haram ve mekruh şeylere imkân verilmesin.[8]
 
 
 
Ziyafet sofrasına oturmayıp yemekten imtina etmek oruçlu kim­seyle ilgilidir. Oruçlu olmayan kimsenin oturup bir şeyler yemesi sünnettir.
 
“Sizden kim davet edilirse icabet etsin. Oruçlu ise (münasip bir yerde durup) na­maz kılsın. Oruçlu değilse ikram edilen yemekten yesin”.[9]
 
 
 
[1] Şamil İslam Ansiklopedisi
 
[2] Buhari, Ebu Davut, Tirmizi
 
[3] Tirmizi
 
[4] Zübde-Tül Buhari Tercümesi
 
[5] Tirmizi
 
[6] Buhari, Ebu Davut
 
[7] Kütüb-ü sitte
 
[8] Kaynaklarıyla Ahkam Hadisleri
 
[9] Ebu Davud, Müslim / Ahkam Hadisleri