Ürün Sepetinize Eklendi

X
SEPETE GİT
ALIŞVERİŞE DEVAM ET

Kalplerin Keşfi Mükaşefetü L Kulub Tercümesi Tam Metin Tahriçli 4569754569752

ÜRÜN DETAY
İADE KOŞULLARI

ÜRÜN KODU :

1025026
Kalplerin Keşfi Mükaşefetü'l-Kulub Tercümesi Tam Metin Tahriçli
Ürün Özellikleri :
Basım Yılı: 2020Baskı: 1.BaskıCilt Durumu: CiltliDil: Türkçe, ArapçaEbat: 17 x 24Kağıt Türü: İthal KağıtSayfa Sayısı: 680Ağırlık : 874 gr
Önsöz
"Allahü Teâlâ'nın verdiği nimeti, O'nun sevdiği yerde harcamak şükür; sevmediği yerde kullanmak ise nimeti inkâr etmektir.""Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün! Eğer o sözü söylemediğin zaman sorumlu olacaksan söyle. Yoksa sus!"Bir kimsenin noksanını, kusurunu başkasına söylemek doğru olmadığı gibi, kendi kendine söylemekde caiz değildir.""Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: Benim sermayem yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Bu sermaye o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes hiçbir şeyle tekrar ele geçmez ve nefesler sayılıdır, azalmaktadır. O halde bu günü elinden kaçırmamak, bunu saadete kavuşmak için kullanmamaktan daha büyük kayıp olur mu? Yarın ölecekmiş gibi bütün azalarını haramdan koru!""Ey nefsim! Sonra tevbe ederim ve iyi işler yaparım, diyorsan ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, yanılıyorsun."(Mükâşefetü'l-Kulûb) kalbin iyi ve kötü durumlarını açıklayıp bunlara karşı alınacak tedbirleri, çareleri bildirip bir Müslüman'ın nasıl bir hayata sahip olması gerektiğini anlatmaktadır. Merhumun her eseri gibi bu eserinin de dikkatli okunarak ona göre yaşayışı tanzim etmek gerekir.
İslam alimlerinin ve düşünürlerinin en ünlüsü olan ve ve laquo;Hüccetü’l İslam ve raquo;c/lakabı ile anılan İmam-ı Gazâli, İran’ın Tûs şehrinin Gazal kasabasında H. 450 (M. 1058) yılında dünyaya gelmiştir. Asıl adı Muhammed bin Muhammed bin Ahmed, künyesi Ebû Hamid’dir. Gazale’ye mensup olmasından dolayı veya bir başka rivayete göre de babasının yün ipliği eğirmek sanatından dolayı ve laquo;Gazâli ve raquo; mahlasıyla meşhur olmuştur.İmam-ı Gazâli, öğrenimine çocukluğunda kendi memleketi olan Tûs’da fıkıh dersleri alarak başladı. Sonra Cürcan’a giden Gazâli, İmam Ebû Nasr İsmâilî’den bir süre ders aldı. Sonra tekrar Tûs’a döndü.Memleketinde geçirdiği bu üç seneden sonra, tahsiline devam etmek için za-manının önemli ilim ve kültür merkezlerinden biri olan Nişabur’a giden Gazâli, devrin büyük alimlerinden İmam-ül Ebû’l-Meâli el-Cüveynî’nin öğrencisi oldu. Üstün zekâsını ve çalışkanlığını gören hocası kendisine yakın ilgi gösterdi. Burada usûl-i hadis, usûl-i fıkıh, kelâm, mantık, İslam hukuku ve münazara ilimlerini öğrendi.Nişabur’daki öğrenimini tamamlayan İmam Gazâli, büyük bir ilim ve edebiyat düşkünü olan Selçuklu veziri üstün devlet adamı Nizamülmülk’ün daveti üzerine Bağdat’a gitti. Nizamülmülk’ün topladığı ilim meclisinde bulunan devrin alimleri, Gazâli’nin ilminin derinliğine ve meseleleri açıklamaktaki üstün kabiliyetine hayran kaldıklarını itiraf ettiler. O zaman ortaya çıkan sapık fırkaların mensupları, O’nun yüksek ilmi ve en zor, en ince konuları en açık bir şekilde anlatması, hitabet ve izah etme kabiliyetinin yüksekliği, zekâsının parlaklığı karşısında perişan oluyorlar ve tutunamıyorlardı.Bu sırada otuz dört yaşında bulunan İmam-ı Gazâli’nin İslamiyet’e yaptığı büyük hizmetlerini gören Selçuklu veziri Nizamülmülk, şimdiki tabirle O’nu Nizamiye Üniversitesi rektörlüğüne atadı. Bu üniversitenin başına geçen İmam Gazâli, üç yüzü aşkın seçkin talebeye gerekli olan bütün ilimleri öğretti. Ebû Mansur Muhammed, Muhammed bin Es’ad et-Tûsî, Ebû’l Haşan el-Belensî, Ebû Abdullah Cümert el-Hüseynî talebelerinin meşhurlarındandır. Diğer taraftan da çok değerli kitaplar yazan İmam-ı Gazâli, ilim ve devlet adamları ile halk tarafından da büyük bir muhabbet ve saygı görüyor; şöhreti gün geçtikçe yayılıyordu. İmam-ı Gazâli, Medresedeki hocalık görevine dört yıl kadar devam etti.İmam-ı Gazâli, bu sırada derslerini ve dünya işlerini terk ederek kendisini tasavvuf mesleğine verdi. Hicaz’a gittikten sonra dönüşünde Şam’da, Kudüs’te ve İskenderiye’de bulundu. Memleketi olan Tûs’da ve Nişabur’da dersler verdi.Elli beş sene gibi kısa bir ömür süren İmam, ömrünün son yıllarını memleketi olan Tûs’da geçirdi. Burada, mensubu olduğu tasavvuf mesleğine mahsus bir dergâh ve yanında bir medrese yaptırarak hayatının sonuna kadar ilim öğretmek, kitap yazmak ve ibadetle meşgul oldu.İmam-ı Gazâli Hazretleri H. 505 (M. 1111) senesinde Cemâzilevvel ayının 14. Pazartesi günü, büyük kısmını zikir, taat ve Kur’an-ı Kerim okumakla geçirdiği gecenin sabah namazı vaktinde abdest tazeleyip namazım kıldıktan sonra yanındakilerden kefen istedi. Kefeni öpüp yüzüne sürdü, başına koydu. ve laquo;Ey benim Rabbim, Mâlikim! Emrin başım gözüm üstüne ve raquo; dedi ve odasına girerek içeride her zamankinden daha fazla kaldı. Bunun üzerine orada bulunanlardan üç kişi içeri girince, İmam-ı Gazâli Hazretlerinin kefenini giyip, yüzünü kıbleye dönerek ruhunu teslim ettiğini gördüler. Başı ucunda şu beyitler yazılıydı:Beni ölü gören ve ağlayan dostlarıma,Şöyle söyle, üzülen o din kardeşlerime:ve laquo;Sanmayınız ki, sakın ben ölmüşüm gerçekten,Vallâhi siz de kaçının buna ölüm demekten. ve raquo;Ben bir serçeyim ve bu beden benim kafesim. Ben uçtum o kafesten, rehin kaldı bedenim.Bana rahmet okuyun, rahmet olunasınız.Biz gittik. Bilin ki, sırada siz varsınız.İmam-ı Gazâli Hazretleri, Tûs şehrinde, meşhur şair Firdevsî’nin kabri yanındaki türbesinde medfundur.İmam-ı Gazâli, zamanındaki devlet adamlarının ikrâm ve iltifatlarına nail olmuştu. Onlara zaman zaman nasihat ederek ve mektup yazarak hakkı tavsiye et-miş, Müslümanların huzur ve refahı için duâ etmiştir. Bunlardan Selçuklu sultanı Sencer’e nasihat için şu mektubu yazmıştır:ve laquo;Allahü Teâlâ İslam beldesinde muvaffak eylesin, nasibdâr kılsın. Ahirette ona, yanında yeryüzü padişahlığının ‘hiç’ kalacağı mülk-i azîm ve Ahiret sultanlığı ihsân etsin.ve laquo;Dünya padişahlığı, nihayet bütün dünyaya hakim olmaktan ibarettir. İnsanın ömrü ise, en çok yüz sene kadardır.ve laquo;Cenâb-ı Hakk’m, Ahirette bir insana ihsân edeceği şeylerin yanında, bütün yeryüzü bir kerpiç gibi kalır. Yeryüzünün bütün beldeleri, vilayetleri o kerpicin tozu toprağı gibidir. Kerpicin ve tozunun toprağının ne kıymeti olur? Ebedî sul ve not;tanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti vardır ki, insan onunla sevinip mağrur olsun? Yükseklikleri ara! Allahü Teâlâ’nm vereceği padişahlıktan başkasına aldanma!ve laquo;Bu ebedî padişahlığa kavuşmak, herkes için güç bir şey ise de, senin için kolaydır. Çünkü Resûlüllah (s.a.v.) buyurdu ki: ‘Bir gün adaletle hükmetmek, altmış senelik ibadetten efdâldir. Madem ki Allahü Teâlâ sana, başkalarının altmış senede kazanacağını bir günde kazanma sebebini ihsân etmiştir, bundan daha iyi bir fırsat olamaz! Zamanımızda ise iş o hale gelmiştir ki, değil bir gün, bir saat adalet ile iş yapmak, altmış yıl ibadetten efdâl olacak dereceye varmıştır.ve laquo;Dünyanın kıymetsizliği açık ve ortadadır. Büyükler buyurdular ki: ‘Dünya kırılmaz bir altın testi, Ahiret de kırılan toprak bir testi olsa, akıllı kimse, geçici olan ve yok olacak olan altın testiyi bırakır, ebedî olan toprak testiyi alır. Kaldı ki dünya, geçici ve kırılacak toprak bir testi gibidir.’ Ahiret ise hiç kırılmayan ebediyen baki kalacak olan altın testi gibidir. Öyleyse, buna rağmen dünyaya sarılan kimseye nasıl akıllı denilebilir? Bu örneği iyi düşününüz ve daima göz önünde tutunuz... ve raquo;İmam-ı Gazâli Hazretlerinin Güzel Sözlerinden Bazılarıve laquo;Allahü Teâlâ’nm verdiği nimeti, O’nun sevdiği yerde harcamak şükür; sevmediği yerde kullanmak ise nimeti inkâr etmektir. ve raquo;ve laquo;Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün! Eğer o sözü söylemediğin zaman sorumlu olacaksan söyle. Yoksa sus! ve raquo;1 Beyhaki, Şuabu'l-İman, h. no: 9729. kimsenin noksanını, kusurunu başkasına söylemek doğru olmadığı gibi, kendi kendine söylemek de caiz değildir. ve raquo;ve laquo;Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: Benim sermayem yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Bu sermaye o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes hiçbir şeyle tekrar ele geçmez ve nefesler sayılıdır, azalmaktadır. O halde bu günü elinden kaçırmamak, bunu saadete kavuşmak için kullanmamaktan daha büyük kayıp olur mu? Yarın ölecekmiş gibi bütün azâlarım
koru! ve raquo;ve laquo;Ey nefsim! Sonra tevbe ederim ve iyi işler yaparım, diyorsan ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, yanılıyorsun. ve raquo;İmam-ı Gazâli’nin Eserleriİmam-ı Gazâli Hazretleri, ömrü boyunca gece gündüz devamlı yazmış büyük bir İslam alimidir. Şeriat, tarikat, felsefe, mantık, kelâm ve hadis konularında ayrı ayrı pek çok eser ortaya koyan İmam-ı Gazâli’nin eserlerinin sayısının 1000’e ulaştığı, Mevdûâtul-Ulûm kitabında bildirilmektedir. Bu eserlerinden en meşhur olanları şunlardır:•İhyâu’ Ulûmi’d-dîn,•Mükâşefetü’l-Kulûb (Kalplerin Keşfi)•Kimyâ-ı Saadet,•Cevâhir-ül Kur’an,•El-Münkızü Minad-Dalâl,•İlcâm-ül-Avâm an İlm il-Kelâm,•Kitâb-ül-İktisâd fil İtikâd,•Mizân-ül Amel,•Tehâfet-ül-Felâsife,•Mekâsıd-ül-Felâsife.İmam-ı Gazâli’nin vefatından sonra İslam dünyasının maruz kaldığı Moğol felaketi esnasında yakıp yıkılan binlerce kütüphane içinde hazretin sayısız eseri de yok edilmiştir. Bu sebepten dolayı bugüne kadar eserlerinin tam bir listesi ve tasnifi yapılamamış, ilim dünyası bu konudaki eksikliğini tamamlayamamıştır.İmam-ı Gazâli’nin, ilim sahasında en verimli olduğu devir, tasavvuf mesleğine girmesinden sonra başlamıştır. Kendisi, El-Münkızü Minad-Dalâl isimliİMAM-I GAZ ve Acirc;Lİ’NİN HAYATI VE ESERLERİkitabında, bütün ilimleri öğrendikten sonra mutlak hakikati ve gerçek kurtuluşu ancak tasavvuf mesleğine girdikten sonra bulduğunu pek güzel bir dille şöyle açıklar:ve laquo;Yaşım bugün elliyi geçmiştir. Kendimi bildim bileli, bâtınına vakıf olmadığım bir bâtın ehli ve halini bilmediğim bir zâhir ehli bırakmadım. Bir filozof görmedim ki, felsefenin içyüzüne vakıf olmayayım. Meramını anlamadığım bir kelâm ehli yoktur. Tasavvufun sırrına ermediğim bir sofi bırakmadım.ve laquo;Dinsiz ve kötü bir adam görünce bu adamın neden fasık ve kötü bir insan olarak kaldığını merak edip onun durumunu incelemekten kendimi alamam.ve laquo;Bu merak benim yaradılışımda vardır. Yoksa benim tercihimden değildir. Bu suretle iman ve itikadım taklit noksanından uzaklaşmış oldu.ve laquo;Bundan sonra sofiye mesleğine atıldım. Mutasavvıfların eserlerini ve fikirlerini içeren kitapları okudum. Fakat sofiliğin havasına girmenin ilimle mümkün olamayacağını, belki zevk, hâl ve davranışlar ile sıfatları değiştirmekle bu işin mümkün olacağını anladığımdan onların durumlarını gözden geçirmeye başla ve not;dım. Birçok alâkalar ve meşgaleler içine batmış olduğumu gördüm. Meşguliye ve not;timi ve yaptığım işlerimi de gözden geçirdiğimde bunların ahiretçe bir faydası olmayan önemsiz bilgilerden ibaret olduğunu, öğretme hususundaki niyetimin ise Allah (c.c.)’a müteveccih bulunmayıp sırf mevki sahibi olmak, şan ve şöhret sağlamak gayesini takip ettiğini, elimden kaçan fırsatları telâfi etmekle meşgul olmazsam cehennemde kalacağımı anladım.ve laquo;Bir gün Bağdat’tan çıkmaya ve bu yöreden ayrılmaya karar verir, ertesi gün vazgeçerdim. Ayağımın birini atar, diğerini çekerdim. Ahirete karşı olan ilgim hiçbir sabah o saflığı kazanamamıştı ki, akşamleyin şehvet kuvvetleri hücum ederek o halisliği yok etmesin. Dünyanın şehvet bağları Bağdat’ta oturmam için beni çekerken, imanımın sesi bana şu ikazı yapıyordu: ‘Haydi git, ömründen geriye kalan günler kısadır, yol uzun. Kazandığın ilim ve amel ise riyakârlık ve hayal... Şimdiden ahirete hazırlanmazsan ne zaman hazırlanacaksın? ’ve laquo;Öbür taraftan şeytan da boş durmuyor, bana şöyle diyordu: ‘Bu şan ve şöhreti, servet ve samanı terk ettiğin takdirde, bir daha bunları nefsin arzu etse de bulamazsın. ’ve laquo;Bu şekilde altı ay kadar tereddüt içinde kaldım. Dilime bir tutukluk âriz oldu, ders vermekte güçlük çekmeye başladım. Bunun sonucu olarak yemekten ve içmekten kesildim, canım bir şey istemiyordu. Öyle zayıf düştüm ki, beni mu ve not;ayene eden hekimler: ‘Bu derde ilaç fayda vermez. Bu ıstırap ve endişeye sebep olan şeyler atılmalı ki, kalp huzur ve rahata kavuşsun’ dediler. ve laquo;Bu durum karşısında Allahü Teâlâ’ya sığındım. Yakınlarıma ve tanıdıkla ve not;rıma Mekke’ye gitmeye karar verdiğimi söyledim, elimdeki malı mülkü dağıtıp yalnız nefsime ve çocuklarıma yetecek miktarını yanıma alarak ilk kervanla Bağdat’tan ayrılıp Şam’a gittim.ve laquo;Ayrılışımı Bağdat’ın birçok alimleri yerdi. Herkes bu gidişimin sebebini daha yüksek bir mevki almaya hamlediyor, bunun bir dinî sebepten ileri geldi ve not;ğini akıllarına getiremiyorlardı. Şam’da iki yıl kadar kaldım. Bu süreyi tasavvuf kitaplarını okuyarak geçirdim. Bir taraftan da nefsimi arıtma, ahlâkımı yücelt ve not;me, kalbimi tasfiye ile meşgul oluyor, Allah (c.c.)’ı zikretmek için gündüzleri Şam Mescidi’nin minaresinin kapısını üzerime kapayarak saatlerce orada kalı ve not;yordum.ve laquo;Sonra Kudüs’e gittim, orada da her gün Hz. Ömer’in camiine kapanır, üstü ve not;me kapıyı kilitlerdim.ve laquo;Hac mevsimi gelince Mekke-i Mükerreme’ye gidip hac görevini yerine getirdikten sonra tekrar Bağdat’a döndüm. Orada da aynı şeye devam ettim on sene süren bu hâl sırasında bana birçok şeyler keşfoldu ve açıklandı.ve laquo;Şu kadarını açıklayayım ki, İlâhi yola ancak sofıyenin takip ettikleri yoldan gitmekle erişmenin mümkün olduğunu yakından öğrendim. ve raquo;
İÇİNDEKİLER
İMAM-IGAZ ve Acirc;Lİ'NİNHAYATIVEESERLERİ 5ALLAH KORKUSU 11YİNEALLAH KORKUSU 15SABIRVEHASTALIK 21RİYAZETVENEFSANÎŞEHVET. 25NEFSİ YENME VEŞEYTANLADÜŞMANLIK 29GAFLET. 32ALLAH’I UNUTMAK, NİFAKVEFASIKLIK 36TEVBE 41SEVGİ 46AŞK 49ALLAH’AİTAATVERESULULLAH SEVGİSİ 55İBLİS VEAZ ve Acirc;BI 62EMANET 67NAMAZI HUDÛ VE HUŞÛİLETAMAMLAMAK 72EMR-İ BİL-MA’RUF VE NEHY-İ ANİL-MÜNKER 77ŞEYTANIN DÜŞMANLIĞI 84EMANET VE TEVBE 97MERHAMET ETMENİN FAZİLETİ 109NAMAZDA HUŞÛ 117GIYBETVE KOVUCULUK(DEDİKODU) 124ZEK ve Acirc;T. 132ZİNA 136SILA-İ RAHİM VEANABABAHAKKI 142ANA BABAYA İTAAT. 154ZEK ve Acirc;T VE CİMRİLİK 162TÛL-İ EMEL (UZUN HÜLYALARA DALMA) 166ÖLÜMÜ ANMAK 177GÖKLER VE FARKLI CİSİMLER 184KÜRSÎ, ARŞ, ALLAH'A YAKIN MELEKLER,RIZKLAR VE TEVEKKÜL 186DÜNYAYI TERK ETMEK VEDÜNYA MALININ KÖTÜLÜĞÜ 191YİNE DÜNYANIN KINANMASI 212KANAATİN FAZİLETİ 218FAKİRLERİN FAZİLETİ 226ALLAH (C.C.)’TAN BAŞKASINIDOST EDİNMEK VE MAHŞER 241SÛR’A ÜFÜRÜLME, KORKU VEKABİRLERDEN KALKMAK 246MAHLUKAT ARASINDA HÜKÜM 252MALIN KINANMASI 258AMELLER, MİZAN VE ATEŞLE AZAP. 264ALLAH (C.C.)’A İTAATİN FAZİLETİ 281ŞÜKÜR 289KİBRİN KÖTÜLÜĞÜ 296GÜNLERİ VE SAİREYİ DÜŞÜNMEK 307ÖLÜMÜN ZORLUĞU 313KABİR VE KABİR SUALİ 319İLME’L-YAKÎN, AYNE’L-YAKÎNVE MAHŞERDE SUAL 326ALLAH (C.C.)’I ZİKRETMENİN FAZİLETİ 330NAMAZLARIN FAZİLETLERİ 340NAMAZI TERK EDENİN AZABI 347CEHENNEMİN MEYDANLIKLARI VE AZABI 366YİNE CEHENNEMİN AZABI 369GÜNAHTAN KORKMANIN FAZİLETİ 378TEVBENİN FAZİLETİ 385ZULMÜN KÖTÜLÜĞÜ 394YETİME ZULMETMENİN YASAK OLMASI 398KİBRİN KÖTÜLÜĞÜ 402TEVAZU VE KANAATİN FAZİLETİ 406DÜNYAYA ALDANMANIN BEYANI 411DÜNYAYI KINAMAVE ONDAN SAKINDIRMA 415SADAKANIN FAZİLETİ 421MÜSLÜMAN KARDEŞİNİNİHTİYACINI GÖRMEK 429 ve emsp;ABDESTİN FAZİLETİ 433 NAMAZIN FAZİLETİ 437KIYAMETİN KORKULARI 444CEHENNEM VE MİZANIN SIFATI 447KİBRİN VE KENDİNİ BEĞENMENİN KÖTÜLÜĞÜ 451 YETİME İYİLİK ETMEK VE ZULÜMDEN KAÇMAK 454FAİZİN YASAK OLMASI 465KUL HAKLARI 471NEFSİN ARZULARINA UYMANIN KÖTÜLÜĞÜ VE ZÜHD 477 CENNETİN SIFATI VE HALKININ DERECELERİ 483SABIR, RIZA VE KANAAT. 490TEVEKKÜLÜN FAZİLETİ 497MESCİTLERİN FAZİLETİ 501RİY ve Acirc;ZET VE KER ve Acirc;MET EHLİNİN FAZİLETİ 504İMAN VE NİFAK (MÜNAFIKLIK) 510GIYBETVEKOVUCULUĞUNYASAKOLMASI... 516ŞEYTANIN DÜŞMANLIĞI 523MUHABBET VE NEFS MUHASEBESİ 527HAKKI BATILLA KARIŞTIRMAK 532CEMAATLE NAMAZIN FAZİLETİ 535GECE NAMAZININ FAZİLETİ 538DÜNYA ALİMLERİNİN AKIBETİ 546GÜZEL AHL ve Acirc;KIN FAZİLETİ 552GÜLMEK, AĞLAMAK VE GİYİM 560KUR'AN'IN, İLMİN VE ALİMLERİN FAZİLETİ 564NAMAZIN VE ZEK ve Acirc;TIN FAZİLETİ 569ANA BABAYA İYİLİK VE EVLADIN HAKLARI... 572 KOMŞULUK HAKKI VE FAKİRLERE İYİLİK ETMEK 579İÇKİ İÇMENİN AKIBETİ 584PEYGAMBERİN MİRACI 588CUM ANIN FAZİLETLERİ 592KADININ KOCASI ÜZERİNDEKİ HAKLARI 595KOCANIN KARISI ÜZERİNDEKİ HAKLARI 600CİHADIN FAZİLETİ 605ŞEYTANIN HİLESİ 608SEM ve Acirc; (DİNÎ MUSİKİ) 611BİD’ATIN VE BATIL GÖRÜŞLEREUYMANIN YASAK OLMASI 614OYUN VE EĞLENCE ARAÇLARININYASAKOLMASI HAKKINDA BİR FASIL 619RECEB AYININ FAZİLETLERİ 622ŞABAN AYININ FAZİLETLERİ 625RAMAZAN-I MUAZZAMIN FAZİLETİ 628KADİR GECESİNİN FAZİLETİ 632BAYRAMIN FAZİLETİ 635ZİLHİCCE’NİN FAZİLETİ 637AŞURE GÜNÜNÜN FAZİLETİ 641FAKİRLERİ MİSAFİR ETMENİN FAZİLETİ 644CENAZE VE KABİR ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ 648CEHENNEM AZABI 652MİZAN VE SIRAT. 656PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’İN VEFATI 660

Made in Türkiye

ÜRÜNÜN SIZE TAHMINI ULAŞMA TARIHI

Diğer Ülkeler


14 Ekim Pazartesi-16 Ekim Çarşamba

Sefamerve Tarafından Gönderilecektir.

Sipariş ettiğiniz ürünü teslim aldıktan sonra herhangi bir nedenden dolayı iade etmek isterseniz, teslim aldığınız tarihten itibaren 14 gün içinde iade edebilirsiniz.

Abiye ürünlerinde bu süre 24 saattir. İade etmek için sitemiz üzerinden sefamerve kullanıcınız ile giriş yapıp iade kaydı oluşturmanız gerekmektedir.

İade ile ilgili ayrıntılı bilgi için YARDIM - DESTEK bölümünden İade ve Sipariş İptal bölümüne tıklayarak detaylı inceleyebilirsiniz.

MİKTAR :
$177.00

$81.99

Bu Ürün Tükendi!

Gelince Haber Ver